"Ey kardeşim! Sakın kendi başına bir şey yaptım zannetme. Bil ki; oruç tuttuğunda onu sana Allâh tutturmuş, namaz kıldığında onu sana Allâh kıldırmış, bir iş yaptığında onu sana Allâh yaptırmıştır. Takvâ derecesine ulaşmışsan Allâh seni ulaştırmış, maddî-mânevî bir şeye mazhar olmuşsan Allâh seni mazhar kılmıştır."
İbrahim Desûki Hz. (k.s)
Sen ölümsün ey benim gülümseyen kız kardeşim
ey gücü tükenen kalp, ölümsün sen
benim zayıf kollarımda ölümsün sen.
İşte biz içtik, sen ölümsün
rüzgar gibi, rüzgar gibi sen ölümsün
ışıltı gibi, ışıltı gibi ölüm.
Ey kardeşim! Yaşanılmış ve tecrübe edilmiş olaylara kulak ver! Siz Allah'a ne kadar değer verirseniz O da size o kadar değer verir. Sizin O'na saygı duymanız oranında O size kıymet verir.
Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz
Bu kesik dansa karşı bana bir şey öğretmediniz
Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı
Günlere geldim bunu bana öğretmediniz
Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı
Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim
Bunu bana söylemediniz
İnsanlar havada uçtu ama yerde öldüler
Bunu bana öğretmediniz
Kardeşim İbrahim bana mermer putları
Nasıl devireceğimi öğretmişti
Ben de gün geçmez ki birini patlatmayayım
Ama siz kağıttakileri ve kelimelerdekini ve sözlerdekini
Nasıl sileceğimi öğretmediniz! (Sezai Karakoç)
Ey dünya zevkini düşünüp hastalıktan ızdırab çeken kardeşim! Bu dünya eğer daimî olsa idi ve yolumuzda ölüm olmasaydı ve firak ve zevalin rüzgârları esmeseydi ve musibetli, fırtınalı istikbalde manevî kış mevsimleri olmasaydı; ben de seninle beraber senin haline acıyacaktım. Fakat madem dünya bir gün bize haydi dışarı diyecek, feryadımızdan kulağını kapayacak, o bizi dışarı kovmadan biz bu hastalıklar ikazatıyla şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi terketmeden, kalben onu terke çalışmalıyız.
Leş kargaları bağırıyor. Kardeşim nerede? Latif ve asil bir adamdı ve hiç kimsenin kötülüğünü istemezdi. Nerede o? Size soruyorum, lanet olası katiller! Tüm dünyanın önünde soruyorum size, lanet olası katiller, leşin başına çöreklenmiş karga sürüsü, yarım akıllı mutsuz canavarlar! Canavarsınız siz! Neden öldürdünüz kardeşimi? Yüzünüz olsaydı, basardım tokadı, ama sizinki yüz değil, yırtıcı hayvan suratı. İnsan rolü yapıyorsunuz, ama eldivenin altında pençeleri görüyorum, şapkanın altında da hayvanın yassı kafatasını; makul konuşmalarınızın ardında paslı zincirlerini şakırdatan gizli deliliği işitiyorum. Ey yarım akıllı mutsuz hayvanlar, acımın, kederimin, onuru lekelenmiş düşüncelerimin tüm gücüyle lanetliyorum sizi!