"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Mesele İslâmdan uzaklaşmış olmamız, İslâmın sadece inanmaktan ibaret olmadığını ekseriyette inandığını yaşama dini olduğunu sizler de biliyorsunuz. Konuya buradan baktığımızda benim istediğim Rabbimin razı olduğu Müslüman bir kadın olmak. Son zamanlarda yaptığım her şey de bunun içindi, önceliğim Rabbimin rızası. Bunun nasıl olacağı yüce kitabımız
''Allah'a dayandım! '' diye sen çıkma yataktan.
Ma'na-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan!
Ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu;
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıt'ada, yer yer, kanayan izleri şahid:
Dinlenmedi bir gün o büyük nesl-i mücahid.
Alemde ''tevekkül'' demek olsaydı ''atalet''
Miras-ı diyanetle yaşar mıydı bu millet?
Çoktan kürenin meş'al-i tevhidi sönerdi;
Kur'an duramaz, Nezd-i İlahi'ye dönerdi.
''Dünya koşuyor'' söz mü? Beraber koşacaktın;
Heyhat, bütün azmi sen arkanda bıraktın!
Madem ki uyandın o medid uykulardan,
Bir parçacık olsun, hadi, hiç yoksa, kımıldan.
Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz;
Davranmayacak kimse bu meydana atılmaz.
Müstakbeli bul, sen de koşanlarla bir ol da;
Maziyi, fakat, yıkmaya kalkışma bu yolda.
Ahlafa döner, korkarım, eslafa hücumu:
Mazisi yıkık milletin atisi olur mu?
Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkarsın ki sabaha:
Bir kupkuru çöl var; ne ışık var, ne de vaha!
Mehmet Âkif Ersoy ☾★
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.
hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye:
bir şey daha var bütün yaptıklarından başka
niceleri geldi , neler istediler,
sonunda dunyayi bırakip gittiler.
sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler..
geçmis günü beyhude yere yâd etme,
bir
-Tutun ki ben de bırakmıştım kendimi günlerin ortasına, akışına.
Güzel kız atıldı:
- Susmuştum.
Yolcu:
-Kabullenmiştim, unutmuştum.
Güzel kız:
-Yaşamın ortasında oluşumuzu, kişinin yaşayan, uyan, uymak zorunda olan, uyarken de bunun bilincinde olması gereken birşey olduğunu unutmuştuk.
Yolcu:
-Kendimize gelince ne tuhaf oldu.
Güzel kız:
-Ne tuhaf olmuştuk. Ne kadar tuhaf.
-Ben tuhaf.
-Ben de tuhaf.
-Ne tuhaf.
-Ey tuhaf.