O parlak eylül güneşi altında pırıldayan mavi Boğaz, kuşların ötüşü, ağaçlar ve hamakta
uyuyan bebek o kadar güzeldi ki belki de bütün bunlar yaşam ile ölüm arasındaki en keskin zıtlığı
oluşturuyor, her zaman olduğu gibi ona yine tuhaf bir boşluk duygusu ve üzüntü veriyordu.
Yaşamın anlamsızlığı, varoluşun geçiciliği, aşırı güzellik karşısında içine düştüğü dehşet duygusu.