Açıkça görülüyor ki saygı duyabilmek için bağımsız olmak gerekiyor; koltuk değneği olmadan, başka birisini zorla kendime bağlayıp kullanmadan ayakta durabiliyor ya da yürüyebiliyorsam bağımsızım demektir. Saygı ancak özgürlüğün bulunduğu yerde vardır; eski bir Fransız şarkısında da söylendiği gibi "l'amour est l'enfant de la liberté" (sevgi özgürlüğün çocuğudur); hiçbir zaman zorbalığın çocuğu olmamıştır.
Hepimize göre ölüm ölümdür. Ama öldürülmek ölüm müdür? Öldürülmek ölüm değil; dini, ırkı, milliyeti ne olursa olsun insanın insanı öldürmesi ölüm değil.
Bizi bırakıp gidenlerin bedenlerinin soğumasını, nefes almamalarını, kalplerinin atmayışını anlıyorum da, anılarının, yaşadıklarının nereye gittiğini, neler olduğunu bir türlü anlayamıyorum.