Bakışları akıcı ve yakıcı bir şimşek gibi, en hissiz gönülleri bile bir anda yakar tutuşturur, dudakları gülümsemek ve konuşmak için kıpırdanmaya başlayınca türlü türlü manalar alır, aşık kalplerde en tatlı ümitler uyandırırdı.
Bu bir zekâ işi değildir. Ruhun derinliklerinde bizden daha içeri bir şey, kör, sağır, dilsiz ve karanlık bir varlık; o ister, o istemez. O sever, o sevmez ve biz onun itaatli aleti oluruz.