Bu iletimi değerli https://1000kitap.com/osmanyalciner ' e ithaf ediyorum.
Bu fukara sadece edebiyat değil, sinema hastasıdır aynı zamanda. Dolayısıyla artistlerin de. Evini bilmediğim artist çok azdı bir zamanlar.
Bayramlarda evlerini ziyaret eder el öperdik. Zeki Müren’e Cağaloğlu yokuşunda rastlamıştık. Arabasının önüne attık
’Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk’’*
(İştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acıları ile şerha şerhâ olmuş bir kâlp isterim.)
Gözyaşlarını tartan oldu mu hiç?
Kaç yıl eder, ruhu şakaklardan seyreden bir keder? Karanlıkta yastığın hangi ipliğinden sızacagını iyi bilen, tamı tamına iki damla, 'düşmekten'
Açıkçası bu kitabın baş karakteri olan Nazlı’yla ilk başta empati kurabildiğimi, onu anladığımı ya da en azından anlamaya çalıştığımı düşünüyordum. Ama sayfalar akmaya devam ettikçe, Nazlı’nın kaçışları, umutsuzlukları, negatif enerjisi canımı sıkmaya başladı. Özellikle sonlara doğru boğulur gibi hissettim ve okumak bile beni bu derece bunalttıysa yaşamak kim bilir ne acı olmuştur diye düşündüm.
Öncelikle Nazlı’nın bazen gerçekten hiç denemediğini sandım ama bazen de bu yaşananların aslında çok denemesinden de gerçekleşebileceği aklıma geldi. Ona kızmadım, sadece bir gün mutlu olmasını diledim.
Ezel ise farklı bakış açılarıyla beni gülümsetebilen bir karakterdi. Nazlı’ya hissettirdikleri ise gayet mutluluk verici olmalı, her ne kadar Nazlı mutluluğu hak etmediğini düşünüp Ezel’den kaçsa da.
Üzgünken falan sakın okumayın bu kitabı, gerçekten daha fazla bunalırsınız. Ve eğer bir kere daha okur muydun diye sorarsanız cevabım olumlu olmazdı.
.............Kendimizi Tanımaya Çalışalım...........
1 / Kalp Diriliği
Kalp devamlı kendi vazifesini görmek, Rabb’ini zikretmek ister. Nefis de hep uyanıktır, hiç uyumaz ve sahibine kötülükleri emretmekten geri durmaz. Kul, Allah Teâlâ’nın emirlerine kulak verdi ise ne âlâ, aksi durumda o nefis ve şeytanı dinler. Hakk’ı işitme yolunu kapatan her
Bir intikam hikayesini okuyacaksınız. Bu kitabın konusunu spoiler vermeden nasıl anlatılırım bilmiyorum o sebeple dallı budaklı anlatmayacağım. Ve konusunun ihanet ve intikam olması dışında bilgi vermeyeceğim. Kitabın böyle kalın olduğuna bakmayın genelde 10 gün civarında bitirilen bir kitap. Heyecanla sabahlara kadar izlediğim bir diziyi takip
İlkokula gittiğim yıllarda öğretmenimiz bize Kelime Defteri tuttururdu. Öğrendiğimiz yeni bir kelimeyi ona yazardık. Karşısına da bir veya birkaç cümle. Bu köşedeki edebiyat denemelerimden ekim başında çıkacak bir kitabın adını daha dün Kelime Defteri koyduğumda bu yazıyı yazmak da aklıma geldi. Her yazarın belli kelimeler etrafında döndüğünü
Ezel'deki şu replik geldi aklıma, acımasızca haklı: “Hayatın kuralı bu, ne kadar uzağa gidersen git başladığın yere dönersin sonunda. Ne kadar değişirsen değiş nerede mutlu olduysan hep oraya çevirirsin kafanı.”
Ezel'deki şu replik geldi aklıma, acımasızca haklı: “Hayatın kuralı bu, ne kadar uzağa gidersen git başladığın yere dönersin sonunda. Ne kadar değişirsen değiş nerede mutlu olduysan hep oraya çevirirsin kafanı.”🍁
Sabahattin Ali - İçimizdeki Şeytan
@isbankasikulturyayinlari
°
"Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir."
°
Selamlar . Yıllar önce @yapikrediyayinlari 'ndan okuduğum benim Sabahattin Ali kitaplarından favorim olan İçimizdeki Şeytan' ı yeniden hatırlamak iyi geldi . Melankolinin dibine dibine vurduğumuz
Bazı kitaplar aklımızda birtakım kavramlarla kalır; örneğin benim için yoksulluk kavramı Gazap Üzümleri'ni, savaş karşıtlığı Kapıların Dışında'yı, isyan ise Germinal'i hatırlatır. Monte Cristo Kontu ise intikamı temsil eder. Peki kitaptaki intikam kime veya neye karşı, sadece suçlamaya mı? Soruyu cevaplamadan önce kitabın konusunu açayım biraz;
BÜLBÜLÜN KIRK ŞARKISI / İSKENDERE PALA
(KİTAP İNCELEMESİ)
Pandemiden önceki dünyalık telaşlarımı düşününce beni kitaplarla tekrar hemhal eden bu süreçte ‘’dünyanın dışı gaflet, içi ibretmiş’’ meğer dedirten bu kitabı; beş yıl önce birinin tavsiyesi üzerine emanet alıp okumuş, emanet diye şöyle içime sinesi çize çize okuyamadığım için( o gün de en
Kitabı bu yaz başında okudum. Bitirdikten sonra bir türlü kafamı toparlayamadığım için, kitap hakkında düşüncelerimi de yazamamıştım. Şimdi sakin kafayla bir şeyler karalamak geldi içimden.
Kitabın ‘epik bir intikam hikayesi’ olduğu, zannediyorum herkesçe malumdur. Kahramanımız Edmond Dantes, tanıdıkları tarafından bir mandepsiye getirilerek,
Lise yıllarında okuduğum ve beni "o zamanlar" gerçekten etkilemiş olan bu kitabı tekrar okumak istedim. Dün akşam kitap bittiğinde "Neden bu kadar fazla etkilenmişim ki?" diye düşünmeden edemedim. Bu düşüncem, kitap hakkında -daha evvel okumuş olmamdan kaynaklanan- malumatımın olmasından kaynaklanmıyordu. Ben değişmiştim ve