Ezgiperest

Ezgiperest
@ezgiperest
Anlamaya başladığımız an her şeyin başladığı andır ve bazılarımız artık anlamaya başlasa çok iyi olacak. ~C. Bukowski
Mevlut, hayatının en mutlu yıllarını yaşadığını bazan seziyor, ama bu bilgiyi aklının yalnızca bir köşesinde tutuyordu. Mutlu olduğunu düşünürse onu kaybedebilirdi. Zaten hayata öfkelenip söylenecek ve o anki mutluluğunu insana unutturacak kadar çok şey oluyordu ki.
YKY
Reklam
...böyle ani bir ayartılışın hangi nedenden ileri geldiğini de çok iyi biliyordu. Kaçmak arzusuydu bu, kendisine itiraf ettiği şey: Uzaklara, yeniliklere, kurtulmaya, yüklerden sıyrılmaya, unutmaya duyduğu bu özlemdi - Kaçmak, eserinden, donuk, soğuk ve hummalı bir ödevle sınırlanmış her günkü yerlerden uzaklaşmak!
Sayfa 12 - Can Yayınları epub
İnsan yavaş yavaş öğreniyor. Hem öylesine yavaş ki, hırsından başını vurup ağlamaklı olursun. Ama yine de çok az öğrenirsin ve engelleyemediğin bir şeyin engellenmesi gerektiğini haykırmak da hiçbir işe yaramaz.
Sayfa 147 - Payel Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İşin buruk ama gülünç yanı şu ki, ekselans, Vanzetti South Braintree'ye ömründe ayak basmamış. Bunu düşünmek, Vanzetti bu gece ölecek olursa, güya işlemiş olduğu suçun geçtiği olay yerini bir kez bile görmeden ölmüş olacağını düşünmek çok acı."
Sayfa 128 - Payel Yayınları
Kendi kendine, «Şimdi Massachusetts Hükümet Sarayı'na giriyorum.» diye düşündü. «Burada bugün için tanrılaştırılmış bir adam oturuyor. Kendimi toplamalı, bu adamı incelemeli ve ona acımak gerekip gerekmediğine karar vermeliyim. Kötü yürekli olduğunu daha önceden de kestirmiştim. Bu çok eski çağlardan beri bilinen ve süregelen bir kötülüktür. Bu adam da, taşlaşmış yüreğiyle bir Firavun gibi oturuyor makamında. Kırk milyon dolardan fazla serveti olduğu söyleniyor. Bu açıdan, Firavunla eş değerde, belki onu bile geçer. Bu adamın serveti, Mısır'ın bütün hazinelerinden aşağı değil. Massachusetts Eyaleti'ne hükmediyor ve yaratıklara can vermek gizemine sahip olmasa da, yaşayanların canını alma gücüne sahip. Günlük çarkı çeviriyor. Ve korkutucu bir kişiliği var. Burada pek çok yanlış var, ama bir insanın ölüm kalım kararının tek kişiye bırakılmasından daha korkunç bir yanlış olabilir mi acaba ?>>
Sayfa 120 - Payel Yayınları
Reklam
Burası gerçeğin barınacağı yer değil, mantığa da kimsenin aldırış ettiği yok.
Sayfa 119
Gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığı ile, özgürce ortaya çıkabilir. İnsan soyunun gerçek ahlaki sınavı, temel sınavı (iyice derinlere gömülmüş, gözlerden uzak sınavı) onun, merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir: Hayvanlara. Ve işte bu açıdan insan soyu temel bir yenilgi yaşamıştır, o kadar temel bir yenilgi ki, bütün öteki yenilgiler kaynağını bundan almaktadır.
Sayfa 308
Unutulup gitmeden önce kitsch'e dönüştürecekler hepimizi. Varolma ve unutuluş arasındaki durak kitsch' tir.
Sayfa 296
Modern helalarda klozetler yerden yukarı doğru beyaz nilüferler gibi yükselir. Beden ne kadar değersiz olduğunu unutsun, insan sifondaki su bağırsaklarından çıkan artıkları silip götürdükten sonra bu artıkların başlarına gelenleri bilmezlikten gelsin diye mimar elinden geleni yapar. Lağım boruları yapışkan kollarıyla evlerimizin ta içine dalsa da, özenle gözlerimizden gizlenir bunlar ve bizler banyolarımızın, yatak odalarımızın, dans salonlarımızın ve parlamentolarımızın altında yatan bu görünmez bok Venediklerinden habersiz memnun, mesut yaşarız.
Sayfa 176 - Can Yayınları
İlk ihanet onarılmazdır. Başka ihanetlerden oluşan bir zinciri harekete geçirir ve bunlardan her biri bizi ilk ihanetimizden uzaklara, daha uzaklara götürür.
Sayfa 103 - Can Yayınları
Reklam
Rastlantıların, sadece rastlantıların söyleyecek bir sözü vardır bize. Gereklilikten doğan, olmasını beklediğimiz, günbegün yinelenen her şey dilsizdir. Sadece rastlantı bir şeyler söyler bize. Onun diyeceklerini Çingenelerin kahve falı bakması gibi karineyle çıkarırız.
Sayfa 59
"Einmal ist keinmal" diyor Tomas kendi kendine. Sadece bir kere olan şey, diyor Alman özdeyişi, hiç olmamış sayılır. Yaşanacak bir tek hayatımız varsa eğer, onu hiç yaşamamışta olabiliriz, farketmez.
Sayfa 16
Cansız, kupkuru bir yerde terk edilmiştim. Görüntüler dünyadaki renkleri yutuyordu. Her şey, görebildiğim her şey dümdüz, eğreti duruyordu. Her şey kum rengiydi sanki. Okuldan arkadaşımın söyledikleri aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Bir sürü farklı yaşam şekilleri vardır. Ve farklı ölüm şekilleri. Ama sonunda... geriye sadece bir çöl kalır.
Bir süredir kanepenin arkasında hareketsiz duran eli, şimdi dizinin üzerinde duruyordu. Eteğinin ekose desenlerini takip ederek amaçsızca parmaklarına baktım. Onlarda merak uyandırıcı bir şey vardı, parmak uçlarından yayılan görünmez ipler tamamen yeni bir zaman kavramı etrafında tekrar örülüyordu sanki. Gözlerimi yumdum, karanlığın içinde karşımda girdaplar parıldıyordu. Sayısız girdap doğuyor ve usulca ortadan kayboluyordu. Uzakta bir yerlerde Nat King Cole "Sınırın Güneyinde”yi söylüyordu. Şarkı Meksika hakkındaydı, ama o zamanlar Meksika'ya dair hiçbir fikrim yoktu. "Sınırın Güneyinde”nin sözlerinin tuhaf, çekici bir havası vardı. Sınırın güneyinde muhteşem bir şeylerin olduğuna kesinkes inanmıştım. Gözlerimi açtığımda, Şimamoto hålâ eteği boyunca parmaklarıyla oynuyordu. Bedenimin içinde bir yerlerde, şiddetli tatlı bir ağrı hissettim.
Kendini bütün bütüne kuvvete, dünyada en yüksek şey olarak gördüğü, hizmetine çağırıldığını hissettiği, kendine büyüklük ve işlerin iyi gideceğini vaat eden, şuuraltı ve sessiz hayatın üzerinde gülümseyerek hüküm süren, ruh ve söz kuvvetine adadı. Gençliğinin bütün ihtirasıyla, kendini kuvvete verdi ve o da karşılık olarak, bahsetmek kudretinde olduğu her şeyle onu mükâfatlandırıyor, ama karşılığını da ondan merhametsizce alıyordu.
Sayfa 30
213 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.