Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nellie Bly yolculuğuna 14 Kasım 1889 sabahında başladı. Jules Yeme bu güzel kadıncağızın dünya turunu tek başına ve seksen günden kısa bir zamanda tamamlayacağına inanmıyordu. Ama Nellie gezegeni yetmiş iki günde kucakladı ve bu arada gördüğü, yaşadığı şeyleri köşe yazılarında kaleme aldı. Bu genç gazetecinin ilk meydan okuyuşu değildi, sonuncusu da olmadı. Meksika hakkında yazmak için o kadar Meksikalılaştı ki, çok korkan Meksika Hükümeti onu kovdu. Fabrikalar hakkında yazmak için fabrika işçisi olarak çalıştı. Cezaevleri hakkında yazmak için kendini hırsızlıktan tutuklattı. Tımarhaneler hakkında yazmak için delirmiş gibi yaptı ve rolünü o kadar iyi oynadı ki, hekimler onun zır deli olduğuna hükmettiler. Bu sayede, maruz kaldığı ve herhangi bir insanı delirtebilecek psikiyatrik tedavi yöntemlerini gözler önüne serebildi. Nellie yirmi yaşındayken Pittsburgh' da gazetecilik erkek işiydi. İşte o dönemde ilk köşe yazılarını yayınlama densizliğini yaptı. Otuz yıl sonra, Birinci Dünya Savaşı'nın ateş hattında mermilerden sakınarak sonuncuları yayınlayacaktı.
“Bazı aydınlar entelektüel iken bazıları değildir.” Açıklama: Yani bir insan akademisyen diye aydın değildir, bir adam da fabrika işçisi diye gayriaydın değildir. Aydınlık, zihinsel gelişimle alakalıdır.
Sayfa 14 - Entelektüel: İşi, beynini kullanmakla alakalı olan / beden gücünü kullanmayan/ beden işçisinin zıttı; öğretmen, doktor, mimar, yazar vs. Aydın: Sınırlı, durgun ve donuk düşünmeyen, açık düşünen, analiz kabiliyeti olan ...Kitabı okudu
Reklam
Fabrika işçisi değil de yüzlerce kitap yazmış bir bilge gibiydi. Gülümsüyordu. Sabaha kadar konuşacak sandım. Sabaha kadar sustu. Ama onunlayken susmakta çok keyifli bir şeye dönüştü. Hep beraber sustuk.
Birinci Bölüm
Sabahları duyulan İlk ses; Arnavut kaldırımlı sokakta, fabrika işçisi kızların takunyalarının sesleriydi. Sanırım ondan önce de hiç uyanık olmadığım için duyamadığım fabrika düdüklerinin sesleri geliyordu.
Sayfa 5 - venedikKitabı okuyacak
Bir fabrika işçisi 12 saat, hatta daha uzun bir zaman boyunca helak olana dek çalışırsa, insanlıktan çıkacaktır.
Sayfa 151 - Kaos YayınlarıKitabı okudu
"... Alman filozoflar, iyi asker ve iyi fabrika işçisi yetiştirmek için -çünkü amaç buydu!- öğrencilerin büyük resme bakmadan, onlara ne söylenirse onu yapan, bütüncül değil lineer düşünen kimseler haline getirilmesinin elzem oldugu hükmüne varmışlardı. Eleştirel düşünme yetenegi unutturulmalı, öğrenciler lineer düşünmek üzere eğitilmelilerdi. Bunu başarabilmek için Fichte'nin ortaya attığı bir yöntem, her konunun diğerinden ayrılması ve ayrı bir ögretmen tarafından ögretilmesiydi." -Nihan Kaya, İyi Aile Yoktur, İthaki Yayınları, syf: 87
Reklam
İlkokuldaki Hayat Bilgisi dersi resmen bu alıntı
Bir sözcük, Öteki Siyasal kavramlar gibi daha okul kitaplarında bile elle tutulur, gerçek hiçbir şeyle bağlantısı olmayan, akılda tutulması gereken bir sözcük olarak okutulan, imgeleştiğinde insansız bir simge olarak ezberletilen, o yüzden de kavramla aşamayan bir sözcük: baskı, zincir ya da çizme ökçesi simgeleri ile, özgürlük dağ doruklarıyla, iktisat düzeni usul usul tüten bir fabrika bacası ya da yalnızca bayramlara özgü bir pipo simgesi ile ve toplum düzeni İmparator —kral— soylu/kentsoylu —köylü—dokuma işçisi/marangoz —dilenci —mezarkazıcısı kademeleriyle gösteriliyordu…
Sayfa 21 - Aylak Adam, 3.Baskı Eylül 2014, çev: Zeynep SayınKitabı okudu
Büyük ekonomik gelişme, milleti meydana getiren sosyal tabakalarda değişikliğe yol açar. Küçük sanatlar yavaş yavaş yok olduğu için işçi özel bir yaşantıya kavuşmanın fırsat ve imkanını da elden kaçırır. Bunun sonucu olarak işçi proleter olur. Böylece fabrika işçisi ortaya çıkar. Tabakanın en büyük özelliği hayatı boyunca kendine ayrıcalıklı bir imkan yaratabilme imkanından yoksun olmasıdır. Bu işçi kelimenin tam anlamıyla malsız ve mülksüz bir kimsedir. İhtiyarlık, bu işçiler için ölümden beterdir. İhtiyarlayan işçiye yaşıyor demek dahi yanlış olur.
Sayfa 268 - SonsuzKitabı okudu
“İster fabrika işçisi,ister büro memuru,ister tahtına kurulmuş kral olalım,hepimiz bize hayranlık duyan insanları severiz.”
Yeniden 1950 sonrasının Kadın'ına dönelim. Bu dönemde kadın işçi sayısı büyük bir hızla artmış, kentli varlıklı sınıfın kadınlarıysa Amerikan karışımı Bati kopyacılığına dört elle sarılmışlardır. 1950 - 1960 arasındaki Menderesli, Bayarlı, Koraltanlı, Demokrat Parti iktidarı sırasında, Türkiyeli Kadın'ın siyasal hiç bir etkinliği olmamıştır, daha gerçeği, Kadın Hakları özünde bir saptırmaya uğratıldığı için, olması da beklenemezdi zaten. Kentli varlıklı aile kızlarıysa, hızla burjuvalaşma sürecini doldurmakta olan ailelerin kızları, en pahalı ve iyi okullarda (yurt içinde ve dışında) yüksek öğrenimler yapmışlar; işçi - köylü ve orta sınıfın kızlarıysa, genellikle, ilkokul ile lise (kız sanat, sekreterlik v.d.) arası bir mezuniyetle yetinmek zorunda kalmışlardır. Varlıklı sınıfın kızlarından, meslek sahibi olanlar genellikle doktor, eczacı, kimyager, avukat, dişçi, bankacı, üniversite öğretim üyesi gibi bir anlamda «pozisyonlu» kartvizitlerin sahibi olurken, altyapının kızları genellikle fabrika işçisi, ilkokul öğretmeni, ebe, hemşire, sekreter, polis, tezgahtar gibi meslekler edinebilmişlerdir. (Bu meslekleri edinebilmeleri de çok ağır maddi fedakarlıklarla sağlanabilmiştir.)
Sayfa 141 - Anahtar Kitaplar,Kasım 1991Kitabı okudu
370 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.