İslâm ekonomisinde, kişinin hür teşebbüs yetisini körelten devletçiliğe yer olmadığı gibi, tröstlerin doğumuna sebep olan tekelci özel sektör kapitalizmine de yer yoktur. Öldürücü rekabet, yalana dayalı reklamcılık, devleti içten zapteden kapital saltanatına olduğu gibi, kişiyi, devletin, bir partinin, dolayısıyla bir grup insanın kölesi haline getiren, aşksız şevksiz bürokrasinin ağında çürüten, propogandanın uşağı haline getiren, proleterya adına iliştirilerek insanı makinanın bir vidası mesabesine indiren, madde gibi, robot gibi, kompitür gibi kullanan, ona daha çok istatistikî açıdan bakan, onu insanlık onurundan yoksun eden, insanlığı hayvan sürüsü gibi düzenlemeyi ve sömürmeyi hedef alan ve planlayan komünizme de ruhuyla sonsuzca uzaktır islâmın ekonomik düzeni. Allah yolu, islâm site, ve toplumunun yararı çerçevesinde özgür olarak değerlendirilecektir kişi. Verim, sadece maddî değil, ondan kopmaz bir şekilde mânevîdir de. Fabrika, işyeri, dükkân, mescidin bir uzantısıdır müslüman için. Kapitalizmin patronluk ruhu, onun için Tanrıya ortak koşmanın bir marjıdır. İslâm ruhunda ise, iş sahibi de işçisi gibi bir işçidir. Kârı sınırlı olacaktır. Kazancını israf edemez, istediği gibi tüketemez. Kazancı, mülkü, sermayesi, ona Allah'ın bir emanetidir. O, emanete ihanet etmez."Her şey Allah içindir" fikrinden bir an için ayrılmamaya çalışacaktır.