Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Ayna ayna, söyle bana, en güzel kim; eh bu ben değilim, ben olamam, bunu nerden mi biliyorum, biliyorum çünkü benimle konuşulduğunda hep bir başkasından söz edilir."
Senaryo Eşiğini yıkıp atmak
Hayat Schrader'i döller, o Travis'i doğurur. Travis, Scorsese'yi büyüler. Scorsese onu alır, Robert de Niro'yla işbirliği yapıp büyütür, hayata sunar. Taxi Driver'ı incelemek, bu dört kişiyi anlamaya çalışmak demektir öncelikle. Sor kendine: Travis neden bu kadar öfkeli? Saçlarını punk tarzı kestirmesinin anlamı ne? Küçük
Sayfa 94 - Travis&Robert de Niro
Reklam
Yüreğinde taşır en büyük aşkı Tek yurdundan başkasına yar demez Cenk günü kahpede bulunur kuşku Türk ölse de vatanından yer vermez Kaltak olan çeker elin derdini Erkek olan çiğnetir mi yurdunu Gelen geçen kimdir fahişe sormaz Türk’e Türk’ten başkasından dost olmaz Yosma sormaz para veren kim diye Mert hiç aciz dedirir mi kendine Evi namus bilmeyen pezevenktir Erden yurt almanın tek yolu cenktir Yarini yabanla metres paylaşır Yiğitler toprağı için savaşır Satanın adını kavat koyarız Yurt için dünyayı kana boyarız Yurda başka ana diyen millet yok Yazık anasını”pazarlayan” çok Ermeni,Rum,Moskof, Yahudi neymiş Anaları hepsiyle de evlenmiş Soyları yok adları kol geziyor Hepsi de savaşmadan öl istiyor Savaşsan da sana ölmek güç değil Çünkü soyun belli,Türk’sün p.ç değil!
İslamiyet ile Hıristiyanlık arasındaki önemli bir fark şudur: Araplar kendilerine boyun eğdirdikleri halkların ya da ulusların incelenmesinde ve bunlara ilişkin bilgilerde kendilerine yararlı olabilecek yapıtları özenle toplarlardı. Oysa Hıristiyanlar kendi öğretilerini yayarlarken, benzeri kültür yapıtlarını ve anıtlarını, iblisin işi ve dinsizliğin belirtisi sayıp, iyi bir Hıristiyan'ın bunları hemen yok etmesi gerektiğine inanarak yok etmekten geri kalmamışlardır. Muhammed, bilgi ile ilintili bir hadisinde şöyle der: "Kim ilim araştırmak için evinden ayrılırsa, o, eve dönene kadar Allah'ın yolunda yürümektedir. " Yine başka bir hadisinde: "'Kim ilim araştırmak için yola çıkarsa, Allah ona cennetin yolunu kolaylaştırır." Ali de bu konuda şöyle der: "Bir adamın en büyük cevheri, onun bilgisidir. Hayatını bilgiye adayan kimse ölümsüzdür. Başka türlü söylersek, o kimse yapıtlarıyla ölümsüzleşir. " Birçok kimsenin, Avrupa'daki düşünce özgürlüğü hareketinin başlangıcını kendisine bağladıkları büyük reformcu Luther, Araplardan tam dokuz yüzyıl sonra, "Lanetli fahişe akla" akla karşı vaaz vermiş, (akla dayalı) bütün yazılara sansür konmasını, dinsel konularda kendisinden farklı düşünenlerin izlenmesini istemiştir.
Sayfa 52
Yarın sabah burada olmayacağım. Kimsenin bilmediği bir yerde olacağım. İster kral olsun, ister prens, isterse hükümdar olsun dünyada kimsenin bilmediği yere, o bilinmeyen hedefe yapacağım yolculuk bana gurur veriyor. Bütün yaşamın boyunca bana gurur verecek, beni krallardan, prenslerden, hükümdarlardan bile üstün kılacak bir şey aradım. Ne zaman
Reklam
ABD’nin elinde Kızılderililerin, zencilerin kanı yok mu? Fransızlar Cezayirlileri katletmediler mi? Almanların, İspanyolların, Rusların Yahudilere yaptığını, dünyada kim kime yaptı? Sonuç olarak bütün ülkelerin, bütün halkların eli kanlı.
Sayfa 334Kitabı okudu
EKSİK OLMAZ BE GÜZELİM EHL-İ ZİYÂRET SENDE
1 Var iken nûr-ı dîdem tarz-ı tarâvet sende Tab'-ı âşüfteye taklîd-i ri'âyet sende 2 Sana maḥbûb-ı zamân dir iken üftâdelerin Ne revâdır kim ola zenne kıyâfet sende 3 Seni zen dostı çeker halvete şâyed hazer it Var iken cilve-i nisvâna 'alâmet sende 4 O revişler kırılışlar o tebessüm nâzlar Ne ola fahişe etvâr-ı u hâlet sende 5 Ne kırarsın suhan âgâza gelince gerdân Duhtere şâmil olan hâsa halâvet sende 6 Biz edâ eyledik elzem yine hidmetleri hep Şimdi ey sâhib-'atâ kaldı 'inâyet sende 7 Var ise her ne kadar ehl-i dilin menfûrı Ta'ne-i 'âlem olan bid'at-i 'âdet sende 8 Sen mücâvir iken ol kubbe-i sîm altında Eksik olmaz güzelim ehl-i ziyâret sende 9 Rûhîyâ bir kız edâlı şûha itmek nazarı Şart-ı 'aşkda yog imiş eyle ferâgat sende
Sayfa 313Kitabı okudu
Ardavirafname
l] Bir kez daha Çînvâd köprüsüne geldim. [2] Orada kötülerin ruhlarını gördüm. Ölümlerinden sonraki ilk üç gecede48 onların ruhlarına öylesine talihsizlikler, acı olaylar ve kötü şeyler gösteril­ mişti ki, dünyada asla o kadar kötülük görmemiş ve o derece sıkın­ tı çekmemişlerdi. [3] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer’e sordum: “Bu ruh hangi insanın
Mevlana Ve Tasavvuf
Bütün bu insanlar, ahlak adına başkalarını itham etme kuvvetini, bizzat kendilerini bilmeyişlerinden alıyorlar. Hz. İsa'nın Mart ismindeki fahişe kadını taşlayan halka çevrilip, "içinizde kim temizse ilk taşı o atsın" deyişindeki hikmeti anlarlardı.
Reklam
"Günahı varsa mı? Fahişe dedik, duymadın galiba. Hayatı günah dolu bu kadının." "Belki öyle... ama öte dünyada mükafatı kimin daha çok hak ettiğini biz nereden bilebiliriz? Kendini Allah'ın tek sev­gili kulu sanan yobaz ehli mi layık cennete gitmeye, yoksa şu talihsiz kadıncağız mı, kim bilir?"
Sayfa 243 - Doğan KitapKitabı okudu
Yaşam konusunda bir fikrin vardı; içinde bir inanç, bir beklenti yaşıyordu; eylemlere acılara ve özverilere hazırdın. Ama yavaş yavaş anladın ki dünya hiç de senden eylemlerde ve özverilerde bulunmanı istemiyor; yaşam, kahraman rollerine ve benzeri şeylere yer veren bir kahramanlık destanı değil, insanların yiyip içmeler, kahve yudumlamalar, örgü örmeler, iskambil oynamalar ve radyo dinlemelerle yetinip hallerine şükrettikleri rahat bir orta sınıf evidir. Kim bunun başka türlüsünü ister, kim gönlünde yiğitliği ve güzelliği barındırır, büyük yazarları ya da ermişleri baştacı ederse, o bir aptaldır. Donkişot’tur. Güzel, ben de aynı durumu yaşadım dostum! Seçkin yeteneklerle donatılmış bir kızdım, yüce bir örneği kendime rehber edinerek yaşamak, kendi kendime yüce istekler yöneltmek, onurlu görevleri yerine getirmek için yaratılmıştım. Büyük bir yazgıyı omuzlayabilir, bir kralın eşi, bir devrimcinin sevgilisi, bir dahinin kız kardeşi, bir ideal uğrunda ölümü göze alan bir kişinin annesi olabilirdim. Ama yaşam az buçuk beğeni sahibi kibar bir fahişe olmama izin verdi sadece.
Sayfa 136Kitabı okudu
Mevlana ve Fahişe Kadın
"Sahib Isfahanî'nin hanında çok güzel bir fahişe kadın ve yanında da çalışan birçok kız vardı. Bir gün Mevlana bu hanın önünden geçiyordu. Bu kadın handan çıkıp koştu, baş koyup Mevlâna'nın ayaklarına kapandı. Son derece yalvarıp yakardı ve saygılarını sundu. "Rabia! Rabia! Rabia!" diye üç kez bağırdı. Mevlâna ve kızlara da haber gitti. Hepsi birden dışarı fırlayıp Mevlâna'nın ayağına kapandılar. "Ne de büyük pehlivanlar! Ne de büyük pehlivanlar! Eğer siz bu yükleri, sıkıntıları çekmemiş olsaydınız, bu kadar nefs-i levvame ve emâreyi kim yenerdi? Iffetli ve namuslu kadınların iffet ve namusları nasıl anlaşırdı diye buyurdu Mevlânâ. Mevlana'nın bu sözlerini işiten devrin büyüklerinden biri Mevlana gibi büyük bir insanın, bir genelevin fahişeleriyle böyle ilgilenmesi ve onlara böyle iltifatlarda bulunması anlamsızdır" dedi Bunu duyan Mevlâna şöyle buyurdu: "Bu kadın olduğu gibi hareket ediyor ve olduğu gibi, ikiyüzlülük göstermeden görünüyor. Eğer sen de erkeksen, onun gibi ol. İçin dışın bir olması için ikiyüzlülüğü ve iki renkliliği bırak. Eğer için dışın bir olmazsa işin batıldır, boştur."
Yalanların dünyasına bu denli batmış bir fahişe nasıl birden birilerinin kalbine bakmasına ihtiyaç duyabilir ki?! Kim görebilir ki hem?
201 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.