Bu aralar “Denizin Uzun Taç Yaprağı”isimli romanı okuyorum. Romanın temel konusunu İspanya iç savaşı oluşturuyor. İç savaşta yenilen Cumhuriyetçiler Fransa’ya sığınmak zorunda kalır ve burada çeşitli kamplara yerleştirilirler. Onlar istenmeyen adamlardır. Kamp koşulları acımasızdır. Önce çocuklar ölmeye başlar bir bir sonra yaşlılar. Ama onları
Kitapların yasaklandığı ve düşüncenin kontrol altına alındığı bir distopyada geçer. Bradbury, bireyin özgürlüğü ve bilginin gücü üzerine düşündürücü bir eleştiri sunar.
Çok beğendiğim bir kitap oldu -Fahrenheit 451-. Kitapsız bir hayat nasıl olurdu, kitap bunun üzerine yazılmış. Kitaplar hep yakılıyor. Kitap bulundurmak suç sayılıyor. Kitapların mutsuzluk getirdiği iddia ediliyor. Artık kimse kitap bulundurmuyor yanında. Evinde veya herhangi bir yerde kitabı olanlar tespit edilince oraya gidilip kitaplar yakılıyor. Hem de kim tarafından derseniz, itfaiyeciler tarafından. Evet, itfaiyecilerin görevi burada ateşi söndürmek değil ateşi yakmak, hem de kitapları yakmak. Ana karakterimiz Montag da bir itfaiyeci. Ama sonradan bu durum onu rahatsız ediyor ve bunu değiştirmek gerektiğini düşünüyor.
Ray Bradbury kitapları çok seven biri olduğu için böyle bir kitap yazmaya karar vermiş. Gerçek kitap sevenler bu kitabı okuyunca etkilenecektir bence. Kitapların olmaması ne korkunç!. Kitaplarımıza daha sıkı sarılalım..
Keyifli okumalar..
Kitap saklamanın yasak olduğunu düşünün. Eğer komşularınız evinizde kitap görürse ihbar ediyor ve itfaiyeciler gelip kitaplarınızı yakıyor. "Durup düşünmenin" dahi yasak olduğunu hayal edin. Yolda bile düşük hızla giden otomobillere ceza yazıldığı, hayatın sürekli değişen renkler, suni gündemler ve oyalanmalarla akıp gittiği; oturma
“Yüzü; üzerine yağmur yağabilecek fakat yağmuru hissetmeyen, üstünden
bulut gölgeleri geçebilecek fakat hiçbir gölgeyi fark etmeyen, kar kaplı bir ada
gibiydi.”
Fahrenheit 451 Kitap sosyal medyada çok ses getirmiş olsa da beni o kadar heyecanlandırmadı. Distopik bir eser olmasına rağmen ben de öyle bir etki yaratmadı. Çünkü ben bir kitabı okurken sürükleyici olmasına ve hikayenin içinde yaşıyormuş gibi hissettirmesine bakarım. Bu eserde böyle bir izlenim olmadı. Eserin başkahramanı olan itfaiyeci Montag, bilinen itfaiyecilerin aksine yangını söndürmek yerine yangın çıkarmakla görevlendirilmiştir. Kitabın ismi de itfaiyecilere sorulan “Kitabın kâğıtlarının tutuşup yanma sıcaklığı nedir?” Sorusuna verilen cevaptan ötürü olmuştur.
"Eğer politik bakımdan mutsuz bir adam istemiyorsan,
kaygılandıracak bir soruda ona iki bakış açısı verme, birini ver. Daha da iyisi hiç
verme. Bırak savaş gibi bir şeyin var olduğunu unutsun. Eğer Devlet yetersizse,
havaleliyse ve vergi delisiyse, insanların Devlet üzerine endişelenmesindense
bırak böyle olsun. Huzur, Montag. Onlara
Yüzü; üzerine yağmur yağabilecek fakat yağmuru hissetmeyen, üstünden
bulut gölgeleri geçebilecek fakat hiçbir gölgeyi fark etmeyen, kar kaplı bir ada
gibiydi.
1984 isimli eserinden izler anımsatsa da kitap, yakın bir gelecekte toplumun kitaplara karşı olan düşmanlığını ve düşünce özgürlüğünün bastırılmasını ele alır. Başkarakterimiz Guy Montag, bir itfaiyecidir, ancak itfaiyeciler yangın söndürme görevi yerine kitapları ateşe vermektedir.
Montag'ın evliliğindeki yüzeysel ilişkisi, toplumdaki duygusuzluğu ve kitapların yasaklanmasına karşı içsel bir isyanı kitabın temel unsurları arasında yer alır. Montag'ın karakter evrimi, kitabın ilerleyen bölümlerinde derinleşir ve okuyucuya toplumsal eleştiriler sunar.Montag, toplumun düşünce kontrolüne karşı gelerek kitapları korumaya karar verir.
Bradbury, eserinde teknolojinin ve medyanın kitapları yok etme sürecine nasıl katkıda bulunduğunu vurgular. Montag'ın kitapları korumak adına başlattığı yolculuk, okuyucuya düşünce özgürlüğünün önemini anlatır.
"Fahrenheit 451" sadece bir distopya değil, aynı zamanda kitaplar ve düşünce özgürlüğü üzerine derinlemesine bir düşünce deneyimidir. Montag'ın karakteri, okuyuculara kitapların gücünü ve düşünce özgürlüğünün kıymetini hatırlatır.
Ayrıca yazarımızın bu kitabı yazma serüveni ve serüveninin yer aldığı önsözler de takdiri hakediyor.Güzel bir eserdi.
OKUNSUN,KÜTÜPHANENİZDE YER ALSIN
Keyifli Okumalar...