(...) Sonuç? Yok olmak! Esir olmak! Esaret altında şahsiyetsiz, kişiliksiz bir hayat sürmek. Hele şu bozguncuların elinde oyuncak olmak. Söylesene Necip! Bizler onların elinde oyuncak olmayı hak etmiş miydik? Bunca çile, bunca kahır, bunca sefalete boşuna mı kafa tuttuk?
Kalbim dursun Necip, bu bayrağın gölgesi altında kalbim çarpmayacaksa bırak dursun. Bu gözlerim al bayrağımı yıldızını ve hilalini görmeyecekse bırak görmesin.
Reklam
Ben ki titreyen bir mum gibi ışık olur, kabrinizin üstüne düşme cüretkârlığını gösteren karanlığı dağıtırım. Ben ki bir çınar gibi ayak ucunuzda, gözümü kırpmadan beklerim efendim.
- Neden mi? Neden olacak... Padişahımız bu iradeyi hür bir şekilde ve kendi başına vermemiştir. Düşmanın baskısıyla, çaresiz kaldığı için vermiştir. Dolayısıyla da iradesi benim nezdimde geçersizdir. İrade, hür iken verilir. Düşman çizmesinin gezdiği, sularında gemilerinin bulunduğu memleketin padişahı hür olmaz. Hür karar veremez. Bu yüzden bir değil on tane de İrade-i Seniyye getirseniz de kabulüm değildir!
Teslim olan olsun. Giden gitsin! Bir başıma da kalsam, bu şehirden ayrılmayacağım... Burçlardaki dalgalanan bayrağı bedenime kefen niyetine saracak çarpışacağım. Gaflet ve hıyanet içinde asla olmayacağım... Bedendeki can, bu kutsal şehrin sokaklarına düşmedikçe, Medine de düşmeyecektir!
Kendinden kaçmak istiyor, kendini bir mengene gibi saran son durumdan kurtulmak istiyordu.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.