Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

sude

sude
@fairiesandtheteatime
lovely and lonely scenes
iü amerikan kültürü ve edebiyatı
25 okur puanı
Ocak 2022 tarihinde katıldı
Adam, “Aşk kara bir gecede bir ağacın altındaki çimenleri canlandıran bir rüzgardır,” demişti. “Aşkı mutlak kılmamaya çalışmalısın. Hayatın ilahi kazalarından. Eğer onu mutlak kılmaya ve ondan emin olmaya ve ağacın altında, yumuşak gece rüzgarlarının estiği yerde yaşamaya çalışırsan, sıcak ve uzun günün hayal kırıklığı süratle tepene çöker ve öpücüklerden zaten kızarıp hassaslaşmış dudakların geçen arabaların kaldırdığı tozla kaplanır.”
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Hafifçe “Hiç karşılaşmamış olmamıza rağmen onu tanıyorum,” dedi. “Gailelerini ve yenilgilerini biliyorum. Onu bana bu kadar çekici kılan da yenilgileri. Yenilgileri, içinde yeni bir niteliğin doğmasına sebep oldu. Aklımda bu niteliğe uyacak bir isim var. Tandy. Bu ismi hala gerçek bir hayalperestken ve vücudum böylesi sefil hale gelmeden önce buldum. Bu nitelik, sevilmeye gücünün olması niteliği. Bu erkeklerin kadınlara karşı duyduğu ve asla doyuramadıkları gereksinimlerden biri.”
Yalnızdı ve yalnızlığın karakterinin bir parçası, hiçbir zaman kurtulamayacağı bir şey olduğunu düşünüyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Keskince “O bir erkek çocuğu ve her istediğini her nasılsa elde edecek,” demişti. “Eğer bir kız çocuğu olsaydı onun için yapmaktan kaçınacağım hiçbir şey olmazdı.”
Kendi ve dünyadaki diğer herkes arasına bir duvar çekişmiş ve başkaları için gayet açık ve anlaşılabilir olduğunu düşündüğü, sıcak bir çemberin tam kıyısında duruyormuş gibi hissediyordu.
Reklam
Hayatını büyük önem arz eden bir şeye çevirmeye aşırı istekliydi ve çevresindeki yaşıtlarına bakıp nasıl da ahmakça yaşadıklarını gördükçe kendinin asla öyle yaşam sürmeye tahammül edemeyeceğine kanaat getiriyordu.
Çiftliğini eyaletteki diğer hiçbir çiftliğin olmadığı kadar verimli hale getirmenin yanı sıra başka bir şeyin daha açlığını çekiyordu. Gözlerini tereddüte bulayan ve günden güne insanlara karşı daha da sessizleşmesine sebep olan içindeki bu tanımlanamaz açlıktı. Huzura erebilmek için birçok şeyden feragat etmeye hazırdı ve içinde ulaşamayacağı tek şeyin huzur olduğuna dair bir korku vardı.
Başkalarını okuyabiliyor ama kendini tanıyamıyordu.
Genç ve deneyimsiz olmasına rağmen, Jesse insanların ruhunu okumakta yetenekliydi. Yaptığı her işte, söylediği her şeyde öylesine bir ciddiyet vardı ki, kimse onu anlayamıyordu.
Doğru zamanda ve yerde doğmamıştı, bu yüzden çile çekiyordu ve etrafındakilere de çektiriyordu. Asla istediğini alamadı. Ne istediğini bilmiyordu.
Reklam
Şöyle ki, başlangıçta, dünya daha gençken birçok düşünce vardı ama gerçek diye bir şey yoktu. İnsanoğlu gerçekleri kendi yarattı ve her gerçek birçok muğlak düşüncenin alaşımıydı. Gerçekler dünyanın her bir yanındaydı ve hepsi de güzeldi.
Hamile bir kadın gibiydi, sadece içindeki şey bir bebek değil, gençlikti. Hayır, genlik değildi, genç ve şövalyeler gibi zırhlara bürünmüş bir kadındı.
Beklenmedik bir anda öleceği fikrine kapılmıştı ve her yatağa girdiğinde aklına bu geliyordu. Bu düşünce onu korkutmuyordu. Hatta bu düşüncenin üzerinde etkisi oldukça özel ve kolayca açıklanamayacak türdendi.
Ya o gözleri, ressam nasıl görebilmiş de yapmış o gözleri? Çünkü daha ilkini yaparken O gözün büyüsü ressamı kör ederdi, Bence boyayamazdı ikincisini.
İnsanlar bir şeyi sahiplenmekte çok Kovalamaktan hoşlanırlar.
439 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.