Simyacı, kendi yolumda ilerlerken kenarında çiçek çiçek açan yaralarıma sürdüğüm, gizli merhemimdir. Aslında başlangıçta İspanya'dan, Mısır piramitlerine uzanan mistik bir hikaye zannetmiştim. Fakat derinlere indikçe yaşamın sırlarını, insanın kendini mutlu etmesinin tek yolunun yine kendi elinde olduğunu, hayatta hiçbir zaman vazgeçmemenin bize evrenin dostluğunu kazandırdığını, bize verilen her lütfun değerini bilmemiz gerektiğini anlatan bir başyapıt olduğunu anladım. Belki de Coelho'nun 67 dilde okunmasının sırrı verdiği gizli mesajların evrenselliğidir.
En onulmaz yaralardan bile bir şekilde çiçekler açtığını, her şeyin bir tek ve aynı şey olduğunu aşağıdaki satırları her okuduğumda bir kere daha anlıyorum;
'Sözcüklerin ötesinde bir dil var. Bu dili bilen biri ister çölün ortasında ya da ister büyük kentlerin göbeğinde olsun, dünyada her zaman bir başkasını beklemekte olan birinin bulunduğunu kolayca anlayabilir. Ve bu iki insan karşılaşınca ve gözleri buluşunca, bütün geçmiş ve bütün gelecek artık tüm önemini yitirir. Yalnızca o an, gök kubbe altında her şeyin aynı El tarafından yazıldığı gerçekliği vardır, bu inanılmaz gerçek vardır. Aşk'ı yaratan ve çalışan, dinlenen ve güneş ışığı altında hazineler arayan her kimse için sevilecek birini yaratmış olan El. Çünkü böyle olmasaydı insan soyunun hayallerinin hiçbir anlamı olmazdı.' .