Bir Martıyı Ağlattın Sen bir martıyı ağlattın işte bir çocuk garanti intihar eder artık kütür kütür küfrediyor gece imanıma bir yaprak kırılıp suya düşüyor su yaralanıyor su kanıyor şelale! ah nasıl titredim tensiz bir piyanist büküldü sanki kesişen ayrışık doğrular gibi çarpışıverdim yüzünle. Yüzün öyle düzgün suna bir elyazısı yüzün yüzüme aksedince yüzün ayna alnımda yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı! bitmemiş bir ömrün yalanısın sen: kabuslarımın tabiri çocukluğumun arta kalanısın! öldüreceğim kendimi dudaklarınla dudaklarin etle, şehvetle seferber sen! bana inen son kutsal kitap son fakir yatır son aciz peygamber! bir martıyı ağlattın işte bir çocuk garanti intihar eder artık
Sayfa 55
Setterhan boynunun altındaki önlükten kurtulunca elini kesesine attı. Sarı kocaman bir altını berberin eline tutuşturdu. “Ama beyzadem, bunun üzerini nereden bulup da sana versin bu fakir?” “Para üstü istemiyorum ki senden.” Yüzü hayretten hayrete girmişti Berber İsfendiyar’ın. Beyzade ise eliyle başını işaret ederek, “Berber İsfendiyar” dedi, “Bu baş bir altın etmez mi?” Vallahi ederdi.
Reklam
“Hayır, benim çocukluğumun hürriyeti, hiç de bu cinsten bir hürriyet değildir. Evvelâ, burası zannımca en mühimdir, onu bana hiç kimse vermedi. Bu sızdırılmış altın külçesini birdenbire kendi içimde buldum. Tıpkı ağaçta kuş sesi, suda aydınlık gibi. Ve bir defa için buldum. Bulduğum günden beri de küçücük hayatım, fakir evimiz, etrafımızdaki insanlar, her şey değişti. Vakıa sonraları ben de onu kaybettim. Fakat ne olursa olsun bana temin ettiği şeyler hayatımın en büyük hazinesi oldular. Ne dünkü sefaletim, ne bugünkü refahım, hiçbir şey onun mucizesiyle doldurduğu seneleri benden bir daha alamadılar. O bana hiçbir şeye sahip olmadan, hiçbir şeye aldırmadan yaşamayı öğretti.”
Odaya yaşı ve yüzü belirsiz bir adam girdi. Ne güzel, ne çirkin, ne büyük, ne küçük, ne sarışın, ne esmerdi bu adam.Tabiat ona ne iyi, ne kötü, göze çarpan hiçbir özellik vermemişti. Kimi ona İvan İvaniç derdi, kimi İvan Vasilyiç, kimi de İvan Mihayliç. Soyadı üzerinde de anlaşma yoktu: Bazıları için İvanov veya Andreyev, bazıları için de
Öğle namazı okunduktan sonra cemaat musalla taşının çevresinde toplandı. İmam sordu: "Merhumu nasıl bilirdiniz?" Cemaat hep bir ağızdan haykırdı: "İyi bilirdik." Neyzen'in bir dostu bununla yetinmeyip, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çok iyi insan bilirdik. Mert adamdı, dost adamdı. Fakir fukara dostuydu. Sevda doluydu. Özgürlük aşığıydı. Nurlar içinde yatsın."
Sayfa 243Kitabı okudu
İnsan parasını kaybedince fakir, özgürIüğünü kaybedince esir, aşkını kaybedince şair oIurmuş.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.