Yeryüzündeki bütün dilleri öğrensek, anlatabilir miyiz içimizdekileri?
gayet kötü mavi bir boyayla "Gülistan Lokantası" yazılmıştı.
-buraya girelim! dedi.
+üstüm başım pek berbat.
-beğenmeyen kızını vermesin.
Sayfa 135 - düşünme zamanı
'İnsafın dünyada yalnız adı kalmış!'
Sayfa 132 - Düşünme Zamanı
''Vatan al bayrağın dalgalandığı yer değil midir?''
Sayfa 122 - Forsa
Karaya çıkan askerler, ak sakallı bir ihtiyarın kendilerine doğru koştuğunu görünce, 'Dur!' diye bağırdılar. İhtiyar durmadı, bağırdı.
“Ben Türk'üm oğullar, ben Türk'üm!”
Sayfa 120 - Forsa
Çaldıran'da kırılacak gururu bugün, bu tek Türk'ün ateş nazarları altında erimişti.
Sayfa 113 - Pembe İncili Kaftan
‘’zamanın devletlileri mevkilerine hep boyun eğip el etek, hatta ayak öpüp bin türlü yaltaklanmayla, riyayla, dalkavukla çıktıklarından, etraflarına daima hep bu hor görülen aşağılık mazilerinin çirkin hareketlerini tekrarlayanları toplarlar. Gözdeleri, adamları, korudukları, hep alçak riyakarlar, ahlaksız yağcılar, namussuz soytarılar, haysiyetsiz dalkavuklardır! Mert, doğru, onur sahibi, hür, vicdanının sesine kulak veren bir adam gördüler mi hemen düşmanlık güder, mahvına çalışırlar. Gedik Ahmet Paşa niçin hançerlendi paşam?’’
Sayfa 106
Devletin büyüklüğünü, kutsiliğini anlardı. Yegane ülküsü: "Allah'tan başka kimseye secde etmemek, kula kul olmamak"tı...
Sayfa 105 - Pembe İncili Kaftan
Şark... kan içinde, ateş içinde, zulüm içinde kıvranıyordu.
Sayfa 100 - Pembe İncili Kaftan
"O halde bizden elçi gidecek adamın çok cesur olması lazım! Öyle bir adam ki, ölümden korkmasın. Devletin şanına dokunacak hareketlere karşı koysun. Ölüm korkusu ile uğrayacağı hakaretlere boyun eğmesin..."
Sayfa 99 - Pembe İncili Kaftan
"Gözümüz kulağımızdan giren yalanları görür."
Sayfa 80 - Perili köşk
Gözle kulak onca birer yalan kovuğuydu. Yalanlar hep bize bu dört kapıdan girerdi.
Sayfa 76 - Perili köşk
Hayattaki her gülünç şeyin altında görünmez bir facia yok mudur?
Sayfa 67