Mutsuz olanlar şehirde daha iyi yaşarlar. İnsan şehirde yüz sene yaşar ama çoktan ölmüş ve çürümüş olduğunu anlayamaz. Hali nedir, nasıldır bakmak için vakit bulamaz, başı hep kalabalıktır. İş, sosyal ilişkiler, sağlık problemleri, sanat etkinlikleri… Bir gün falancalar misafir gelir, bir gün filancalara misafir gidilir, bir gün izlenmesi gereken bir oyun vardır, şu ya da bu konserine gidilecektir…
Maviler ve Yeşiller diye kutuplaşmıyoruz bugün belki ama yeni isimler altında eski kardeş kavgalarını sürdürüyoruz. Kürtler ve Türkler, muhafazakârlar ve Kemalistler, filancalar ve falancalar...
Reklam
Falancalar...
... Ne yediğiniz, ne yaptığınız, ne istediğiniz kimsenin umrunda değil bunu ne zaman anlayacaksınız? Popülizm sevdanızın sizi köle ettiğinin farkında olmanız gerek. Neden her şeyde bir kesimi etkileme çabasına girmek ister ki insan? Böyle bir insan kendisi için mi yaşıyor yoksa başkaları için mi? Başkaları için yaşayan çok güzel insanlar var bu uğurda can verenler de oluyor. Ama sizler gibi başkalarının; isteklerini, gözlerini tatmin etmek için değil, kendi isteklerini başkalarına yaşatmak için. İkisi arasındaki fark açıktır. Kimse sizin ne halt ettiğinizi takmıyor. Random gülüşler falan... Çağımızın marjinalizm taklidi? Bir de bipolar falanınız da çıkmıştı. Depresyondayken çikolatalılarınız falan... Falancasınız. Size bulduğum tek uygun sıfat bu. Çok acizsiniz gerçekten. Ve bu üzücü.
Bu gün nice insan var ki, orucunu ya “tutmazsam falancalar ne der?” düşüncesiyle tutuyor, ya da Allah rızası için tuttuğu halde bu ameline sünnette olmayan birçok bâtıl işler, yani bidatler bulaştırıyor. Oysa her iki durumda, bir Müslümanın şiddetle kaçınması gereken şeylerdendir.
Kuran dinin hepsidir.. Allah (c.c) isteseydi, kafalardaki falanca şeyleri de din yapardı. Allah'ın din yapmadığını dinde bulmak için bu telaş niye ? Dinin tek kurucusu Allah, dinini Kuran'da açıklamıştır. Örfümüzün, saplantılarımızın dinini istemek yerine, Allah'ın bize indirdiğine yapışalım. Şeyfperestlikten, mürşidperestlikten, "Ancak falancalar Kuran'ı anlar ben de falancaları dinlerim" diye falancaperestlikten kurtulup Allah'ın insanlara indirip, korunmasını vaad ettiği, mantıksız ve çelişkili izahları olmayan Kuran'a yapışalım. Kuran'ın önüne yüzlerce cilt eser koyup, Kuran'ı yüzlerce dini kaynaktan biri yapıp, sonra Kuran'a uyduğumuzu sanmayalım...
Sayfa 194Kitabı okudu
Evet, kente taşındık... Mutsuz insanlar kentte daha iyi yaşarlar. İnsan yüz yıl yaşar kentte de, çoktan öldüğünün, Çürüdüğünün farkında olmaz. Durumu nedir, nasıldır bakmak için zamanı yoktur, hep kalabalıktır başı. İşler, toplumsal ilişkiler, sağlık sorunları, sanat gösterileri, çocukların sağlığı, öğrenimi... Kâh falancalar filancalar konuk gelirler, falancalara filancalara gidilir, kâh bir oyunu izlemek gerekir, şu ya da bu konsere gidilir... Bilindiği gibi, kentte her zaman insanın kaçırmaması gereken bir, hatta aynı anda iki, üç ünlü sanatçı birden bulunur. Bazen doktora gitmeniz, aileden birini götürmeniz gerekir... öğretmenler, müzik öğretmenleri, mürebbiyeler... Yaşama gelince, bomboştur yaşam. Öylece yaşayıp gidiyorduk, hem de olayın acısını daha az hissediyorduk.
Reklam
Bazı insanlar “Biz kimiz ki vahyi okuyup anlayacağız” diyorlar. Bazı kişiler de bu hatayı körükleyerek “Siz kimsiniz ki vahyi okuyup anlayacaksınız” diyorlar. Oysa Allah vahyinde böyle söylemiyor. “Sen kimsin ki vahyi anlayacaksın sadece falancalar anlar sen onlardan dinleyeceksin” demiyor. Bize yaratılışımıza ve anlama kapasitemize uygun bir vahiy gönderiyor ve bizzat bizi gönderdiği vahiyden sorumlu tutuyor.
Şeyhperestlikten, mürşidperestlikten, "ancak falancalar Kur'an'ı anlar ben de falancaları dinlerim" diye falancaperestlikten kurtulup Allah'ın insanlara indirip, korunmasını vaad ettiği, mantıksız ve çelişkili izahları olmayan Kur'an'a yapışalım.
Sayfa 194Kitabı okudu
"Spiritüel olan ve spiritüel olmayan" diye bir ayırım yoktur!... Aslında "spiritüel olan" ve "spiritüel olmayan" ayırımı tamamen bir yanılgıdan ibarettir. İzhnin "sınıflandırma" alışkanlığından kaynaklanır. Varoluşun her zerresinde ruhun izi vardır. Her harekette ruhun dokunuşu vardır. Hangi görünümde ortaya çıkarsa çıksın; her olayda, ruhun kendisini tanıma ve bilgisini tezahür ettirme isteği vardır. Varoluşta her zerre birbirine bağlıdır, birbirinin sebebi ve sonucudur.. Dolayısıyla... Varoluşta spiritüel olmayan hiçbir şey yoktur. "Biz spiritüeli ama falancalar değil..."ifadesinin kaynağı spiritüelliğiniz değil, nefsaniyetinizdir. Her şey "Bir" olanın tezahürüdür... A'dan Z'ye kadar....
Sayfa 247 - DestekKitabı okudu
Günümüz evliliklerindeki durum
Ali geliyor. Efendimiz (s.a.v.) onu sağına, Fâtıma validemizi de soluna oturtuyor. İkisinin ellerini de avuçlarının içerisine alarak dualar ediyor. Ensar bu düğünün ardından, "Bu güne kadar birçok düğün gördük ama Fatima'nın düğünü kadar güzel bir düğün görmedik," diyor. Neden? Şimdi burada gençlerimize Fâtıma'nın düğünü
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.