Sözlerini de Goethe’den bir dörtlükle bitirdi: “Laß dich nur in keiner Zeit Zum Widerspruch verleiten! Weise fallen in Unwissenheit, Wenn sie mit Unwissenden streiten.” (Hiçbir zaman itirazın seni şaşırtmasına izin verme. Cahille tartışan bilgeler cehalete düşerler.) Bu bana İngilizlerin güzel bir sözünü hatırlattı: “Cahille tartışma, dışarıdan bakanlar aranızdaki farkı anlayamayabilirler!”
Sayfa 178
Channel artık bir kalbi olduğunu hissediyordu. Capel'e çoktan âşık olmuştu... Channel felt she had a heart now. He had already fallen in love with Capel.
Sayfa 31 - Destek Yayınları 9. BaskıKitabı okudu
Reklam
"İfadesiz. Boş, her zaman olduğu gibi. . ."
she’d reached a new stage in her grief: from mourning the man she’d fallen in love with, to mourning the father she knew he would have been.
Sayfa 195 - elizabeth zottKitabı okuyor
Welcome TO moral chaos and erosion of values in 2024... unfortunately !
All is the obverse of what it had been. Things are fallen which had stood upright. Things are free which should be bound, and bound which should be free. Things which had been hoarded in secret now blow and tumble in the open, and those who had hoarded them watch with dull eyes and let them go.  ¤ Her şey eskisinin tam tersiydi. Dik duran şeyler düştü. Bağlanması gereken şeyler özgürdür ve özgür olması gereken şeyler de özgürdür. Gizlice istiflenen şeyler artık açıkta uçuşuyor ve takla atıyor ve onları istifleyenler donuk gözlerle izliyor ve onları serbest bırakıyor.
World Upside DownKitabı okudu
“Bir fısıltıyla başladı ve bir çığlıkla bitecek. Arada olanlar, kaderin karmakarışık ipliklerinin dansıdır.”
Reklam
521 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.