Tumturaklı ifadelerden hoşlanmalarına ve genellikle görkemli, mübalağalı, kibirli kurumlu, hakikatsiz ve cambazane üslupla yazmalarına gelince, bu konuda onların pirleri, (Shakespeare'in Henry iV, Bölü m i L Sahne v, Perde 3'deki) dostu Falstaff tarafından bir keresinde en sonunda dayanamayıp " Yalvarırım ne söyleyeceksen bu dünyadan bir adam gibi söyle" diye kendisinden ricada bulun ulan Pistol'dür.
Sayfa 109 - Say
Dokuz gezegenimiz arasında Satürn neşeli olanıdır. Ağaçlarımız arasında da komedyen olan palmiyedir. Kuşlardan palyaçoluk, ördeğin tekelindedir. Meyvelerden ve sebzelerden, domates, Shakespeare'in ödlek palavracısı Falstaff'ı oynayabilir. Şakacı olan muzdur. Ama Hamlet ya da Macbeth rolü için pancar biçilmiş kaftandır. Daha vejetaryen olan Hindistan'da pancar pek seyrek yenir; çünkü rengi, insana kanı hatırlatır.
Sayfa 102 - Ayrıntı Yayınevi
Reklam
148 syf.
10/10 puan verdi
Windsor'un Şen Kadınları oyununu, konusunun bir kısmı Ser Giovanni Fiorentino ve Boccacio gibi İtalyan trageyda ve komedya uzmanları tarafından yazılmış hikâyeleri de içinde toplayan Il Pecorone adlı bir kitaptan kaynaklanmıştır; bu İtalyanca hikâyelerin birisi, William Painter'in yayınladığı, The Palace of Pleasure (Zevk Sarayı) adlı hikâyeler
Windsor'un Şen Kadınları
Windsor'un Şen KadınlarıWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2015576 okunma
senin adına kapalı hava diyorlardı. ben seni kızılderili yazı sanıyordum. sen kapalıydın, kuzeyliydin, jesuit'tin. çene sınırına kadar traş edilmiş sakalların vardı. sende kendini dünyadan, benden, her şeyden geri çeken bir şey vardı. ben sende akdenizden bir şeyler bulmaya çalışıyordum. dağınık saçlarını, karmakarışık sakallarını, disiplinsizliğini akdenizliliğe yoruyordum. atinalı değildin sen oysa. grote market'tin, ısparta'ydın. atinalı değildin sen. felemenk yollarıydın, cafe falstaff'dın. gent'de bir kanaldın. kanalda bir tekneydin ticaret merkezlerine giden. ebes & co.'ydun. gent'de bir kanaldın. bir köprü değildin, atinalı değildin sen. bruges'da donmak üzere olan kuğuydun. kontlar şatosunda bir işkence odasıydın. bir floransa güneşi, bir frigya sandalı, atinalı değildin sen.
148 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhabalar arkadaşlar. Sözlerime tombul Sir John Falstaff ile başlarken ‘Neden Tombul’ diye bir yorum geliyor yan tarafımdan ve incelememi eve saklıyorum. İnsanların yanında yazmakta zorlanıyorum sanırım. Hee bu arada sadece kızlar değil erkeklerde kitap okuyor arkadaşlar. Bugün hayatımda ilk defa 2 erkek (ben ve bir yolcu) yan yana kitap okuyarak geldik otobüste. İlk olması nedeniyle de çok hoşuma gitti. Neden tombul sorusuna cevap verelim o halde. O sorunun cevabı ressam Eduard von Grützner’de saklı diyebilirim. (Bir de çamaşır sepetine sığmama hadisesi var tabi) Şöyle kısa bir konu özeti geçersek –ki burada Spoiler olacak- Falstaff, Londra’ya parasız gelir; zengin ve evli olan Bayan Ford ve Bayan Page’a kur yapmaya çalışır. Tabii Bay Ford’un kıskançlık krizleri ve Brook adıyla Falstaff’ın yanında dolaşıp ne yapacağını ondan öğrenerek hareket etmesi vs derken asıl benim adamımdan bahsedeceğim. Hiçbir yerde bulamazsınız bunu bakın iddia ediyorum. Evans diye bir karakterden bahsediyorum tabi. Evans için şöyle ayrı bir başlık açmayı da uygun buldum. Bu dostumuz beni bayağı kendine çekti. Kelimeleri yutuyor, yerlerini değiştiriyor ve öyle konuşuyor. Bildiğimiz B-C-D-G oluyor size P-Ç-T-K ve asıl sorunumuz da okurken bir kere bile olsun yabancılamadan okuyup daha sonradan fark ettim bu durumu. Neyse diyorum uzatmıyorum. Güzel bir günde cümleten keyifli okumalar diliyorum, kendinize iyi bakın; kitaplarla kalın efendim..
Windsor'un Şen Kadınları
Windsor'un Şen KadınlarıWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2015576 okunma
senin adına kapalı hava diyorlardı. ben seni kızılderili yazı sanıyordum. sen kapalıydın, kuzeyliydin, jesuit'tin. çene sınırına kadar traş edilmiş sakalların vardı. sende kendini dünyadan, benden, her şeyden geri çeken bir şey vardı. ben sende akdenizden bir şeyler bulmaya çalışıyordum. dağınık saçlarını, karmakarışık sakallarını, disiplinsizliğini akdenizliliğe yoruyordum. atinalı değildin sen oysa. grote market'tin, ısparta'ydın. atinalı değildin sen. felemenk yollarıydın, cafe falstaff'dın. gent'de bir kanaldın. kanalda bir tekneydin ticaret merkezlerine giden. ebes & co.'ydun. gent'de bir kanaldın. bir köprü değildin, atinalı değildin sen. bruges'da donmak üzere olan kuğuydun. kontlar şatosunda bir işkence odasıydın. bir floransa güneşi, bir frigya sandalı, atinalı değildin sen.
Sayfa 293Kitabı okudu
Reklam
''Shakespeare insanlara her zaman sevgi ve hoşgörüyle bakar; oyunlarında onların olumsuz ya da gülünç yanlarıyla birlikte, cana yakın yanlarını da belirtir. Böylece Falstaff gibi tüm ahlak kurallarını çiğneyen azgın bir ihtiyarı, dünyanın en sevimli yaratığı yapabilir.''
FALSTAFF Şu askerlerin halinden utanmıyorsam hıyar turşusuyum. Kralın emirlerini de iyice yüzüme gözüme bulaştırdım. Askere aldığım yüz elli adam karşılığı üç yüz pound kadar girdi cebime. Hep mal mülk sahibi, varlıklıların çocuklarını yazdım askere. Bekarlığı sona ermiş, evlenme ilanları iki defa askıya çıkmışları buldum; şeytanın sesini davul sesine yeğleyen, tüfek sesi duydu mu saçma ye­miş çulluk ya da yaban ördeği gibi ödü patlayan tipleri yürekleri hem göbeklerinde hem de toplu iğne başı iriliğinde, tuzu kuru alıklar yani. Bunlar da parayı bastırıp terhis oldular. Şimdi bütün birliğim bayraktarlarla onbaşılardan, gediklilerden, teğmenlerden duvar örtülerindeki Lazarus gibi aşağılık sefillerden oluşu­yor: Hani, yarasını öbür herifin köpekleri yalar ya! Askerliğin A'sından haberi olmayan herifler hepsi: Hırsızlık ederken yakala­nıp kovulmuş uşaklar, küçük kardeşlerin küçük oğulları ka­çak meyhaneci çırakları, meteliksiz kalmış seyisleri huzurlu bir dünyanın ve uzun süreli barışın asalak kurtları. Yırtık paçavraya dönmüş bayraktan on kere daha partal kılıklı adamlar. Kendile­rinden rüşvet alıp salıverdiğim heriflerin yerine aldıklarımı görseniz. Yolda kaçığın biri çıktı karşıma ve ne kadar darağacı varsa boşaltıp cesetleri askere al­mışsın dedi. Bunca korkuluğu bir ara da gören olmamıştır.
Dokuz gezegenimiz arasında Satürn neşeli olanıdır. Ağaçlarımız arasında da komedyen olan palmiyedir. Kuşlardan palyaçoluk, ördeğin tekelindedir. Meyvelerden ve sebzelerden, domates, Shakespeare'in ödlek palavracısı Falstaff'ı oynayabilir. Şakacı olan müdür. Ama Hamlet ya da Macbeth rolü için pancar biçilmiş kaftan sır. Daha vejetaryen olan Hindistan'da pancar pek seyrek yenir çünkü rengi, insana kanı hatırlatır.
Sayfa 102Kitabı okudu
111 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.