1046 syf.
10/10 puan verdi
Birinci mektub mektubat 1. mektub بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ وَ بِهِ نَسْتَعِينُ Birinci Mektub
Mektubat
MektubatBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20113,543 okunma
Namaz, ne kadar kıymetdar ve mühim, hem ne kadar ucuz ve az bir masraf ile kazanılır, hem namazsız adam ne kadar divane ve zararlı olduğunu, iki kerre iki dört eder derecesinde kat'î anlamak istersen; şu temsilî hikâyeciğe bak, gör: Bir zaman bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, -herbirisine yirmidört altun verip- iki ay uzaklıkta has ve
Reklam
Habbe
Dünyanın âkıbeti ne olursa olsun, lezâizi terk etmek evlâdır. Çünkü, âkıbetin ya saadettir; saadet ise şu fâni lezâizin terkiyle olur. Veya şekavettir. Ölüm ve idam intizarında bulunan bir adam, sehpanın tezyin ve süslendirilmesinden zevk ve lezzet alabilir mi? Dünyasının âkıbetini küfür sâikasıyla adem-i mutlak olduğunu tevehhüm eden adam için de terk-i lezâiz evlâdır. Çünkü, o lezâizin zevaliyle vukua gelen hususî ve mukayyed ademlerden, adem-i mutlakın elîm elemleri her dakikada hissediliyor. Bu gibi lezzetler o elemlere galebe edemez.
Özet
1- Allah'a abd olana her şey müsahhardır. Olmayana her şey düşmandır. 2- Her şey kader ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki, rahat edesin. 3- Mülk Allah'ındır. Sende emaneten duruyor. O emaneti ibka edip senin için muhafaza edecek. Sende kalırsa, meccanen zâil olur gider. 4- Devam olmayan bir şeyde lezzet yoktur. Sen zâilsin. Dünya da zâildir. Halkın dünyası da zâildir. Kâinatın şu şekl-i hazırı da zâildir. Bunlar sâniye ve dakika ve saat ve gün gibi birbirini takiben zevale gidiyorlar. 5- Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme. Mesnevi-i Nuriye - 129
En sevdiğim dizelerden
Beni dünyaya çağırma, .... Ona geldim fenâ gördüm. Demâ gaflet hicab oldu .... Ve nur-u Hak nihan gördüm. Bütün eşya u mevcudat .... Birer fâni muzır gördüm. Vücut desen, onu giydim, .... Ah, ademdi, çok belâ gördüm. Hayat desen onu tattım .... Azap-ender azap gördüm. Akıl ayn-ı ikab oldu, .... Bekàyı bir belâ gördüm. Ömür ayn-ı heva oldu, .... Kemâl ayn-ı heba gördüm. Amel ayn-ı riya oldu, .... Emel ayn-ı elem gördüm. Visal nefs-i zevâl oldu, .... Devâyı ayn-ı dâ gördüm. Bu envar zulümat oldu, .... Bu ahbabı yetim gördüm. Bu savtlar nây-ı mevt oldu, ... Bu ahyâyı mevat gördüm. Ulûm evhâma kalb oldu, .... Hikemde bin sekam gördüm. Lezzet ayn-ı elem oldu, .... Vücutta bin adem gördüm. Habib desen onu buldum, .... Ah, firakta çok elem gördüm.
Geçmişten çıkan teessüfler, elîm firaklar ve gelecekten gelen korkular ve endişeler; senin cüz'î lezzetini hiçe indirir. Lezzet cihetinde yüz derece hayvandan aşağı düşürür. Madem hakikat budur. Ya aklını çıkar at, hayvan ol kurtul veya aklını imanla başına al, Kur'anı dinle. Yüz derece hayvandan ziyade bu fâni dünyada dahi safi lezzetleri kazan!..
Onbirinci ŞuaKitabı okudu
Reklam
"...Risale-i Nur'un meslek-i esası; ihlas-ı tam ve terk-i enaniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâki lezzetleri hissedip aramak ve fâni ayn-ı lezzet-i sefihanede elîm elemleri göstermek ve imanın bu dünyada dahi hadsiz lezzetlere medar olmasını ve hiçbir felsefenin eli yetişmediği noktaları ve hakikatları ders vermek olduğundan..."
Onüçüncü ŞuaKitabı okudu
Resim