Acaba bu zamanda, sabah namazını kaçırdığında ağlayan, pişman olan, tövbe ve istiğfar eden, nasıl kalkabilirim diye çırpınan ne kadar mü'min var dersiniz?
Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerinin şu nasihatı ne büyük bir ikazdır:
"Dünyanın bir saati, kıyametin bin senesinden daha kıymetlidir. Zira orada kurtuluşa kavuşturacak bir amel yapılamaz.
İşte önümüzde her mevsim, her gün ve saat; bu kulluk, ibadet ve taat için büyük bir fırsattır."
1. Her kaybın telâfisi mümkündür. Allah'a imanın kaybedilmesi hariç.Onun telafisi yoktur.
2. Her elem bir gün hafifler. Cehennem azabının elemi hariç. Onun hafiflemesi söz konusu değildir.
3. Her sevilen zamanla yok olur. Allah hariç. O, her dâim Bâkî'dir.
İnsanın dört düşmanı vardır ki, bunlar;
mal, evlat, akraba ve yakın dostlardir.
İnsanın dört de dostu vardır ki bunlar;
Kelime-i şehadet, namaz, oruç, ve zikrullah'dir.
Ramazan'ın ilk 10 günü olan Rahmet günlerini geride bıraktık... Şu an Mağfiret günlerindeyiz...
*
Sahip çıkalım...
Heyecanlarımızı daim kılalım...
Ve birbirimize çok dua edelim...
*
Muhammed b. Vâsi (r.a) şöyle der:
Dünyadan sadece şu üç şeyi arzu ederim:
¤ Doğru yoldan saptığımda beni düzeltecek bir din kardeşi,
¤ Kimseye muhtaç olmaksızın geçinebileceğim helal rızık,
¤ Hatalarının yazılmadığı, sadece faziletinin yazıldığı cemaatle namaz...
"İnsanlar önceden hastalığa deva olan ilaçlar idiler. Şimdi ise tedavisi mümkün olmayan bir hastalık haline gelmişlerdir. Onlardan tıpkı arslandan kaçtığın gibi kaç."
(Îbn Semmâk)
Seviyorum dedikleriniz arasında kaçıncı sıraya koyduk O'nu?
Peki O bizi sevdiklerinin arasında kaçıncı sıraya koydu?
Böyle mühim iki konu varken nasıl olur da para ve altının peşinden koşup dururuz derttaş?