Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.13
304 syf.
·
Not rated
KLİŞE KLİŞE KLİŞE. Klişe kelimesi bir kitap olsa işte o kitap bu kitap olurdu. Neden mi?
Bir adam var. Zengin ve yakışıklı. Tabi ki piçin teki. Ne var ki bu tarz adamlar asla gerçekten piç değildir, bilirsiniz. Aslında çok tatlı, efendi, iyi adamlardır ama geçmişte yaşadıkları travmalar ve hayal kırıklıkları vardır. O yüzden artık kalpleri kırılmasın diye kalpsiz piç numarası yaparlar. KLİŞE. Bir kadın var. Asla diğerleri gibi değil. Diğer kadınlar sıkıcıdır, sıradandır, kolaydır. Ama bu kadın öyle değil. Bu kadın asi, ateşli, dövmeli, diline piercing yaptıran ve kendini beğenmiş piçlere ağzının payını vermekten korkmayan ama aynı zamanda kırılgan bir yanı da olan bir kadın. KLİŞE. Bugüne kadar tüm kadınlar cazibesine kapılıp hemen adamın yatağına atlamıştır ve bu yüzden adam kendini bir b*k sanar ama bu kadın öyle yapmaz. Adamı süründürür, mahveder. KLİŞE. İkili aslında birbirlerine biraz gıcık olur ama deli gibi birbirlerini arzulamaya da devam ederler. KLİŞE. Sonunda birbirlerine aşık olduklarını fark ederler. Mutlu son. KLİŞE.
Size klişe demiştim. Kitapta klişe olmayan ve hoşuma giden tek yer mesajlaşmalarıydı. O kısımlar beni epey eğlendirdi. Tabi yazar bir süre dünyanın en klişe kitabını yazdığını fark edince çok büyük bir bomba patlatıyor ama ben o bombayı da hiç sevemedim ya.
Gelgelelim bunun gibi binlerce kitap varken daha kaç tane aynı temada kitap yazılacak gerçekten? Her yıl aynı temayı farklı isimlerle yazıp tonlarca para kaldıran bu yazarlara bakıyorum da hayat hiç adil değil diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Merhaba
Hayat, insanın kendi potansiyeline ulaşabilmesi için dikkatle, incelikle, muhteşem bir zekâyla dizayn edilmiştir.
Yapman gerekeni yapamıyorsan, olamıyorsan, doğamıyorsan hayat çok acıtır, anlaman için hırpalar, yorar.
Seni sen yapabilmek için ne gerekirse yapmaya hazırdır.
Asla rahat bırakılmazsın.
Öylesine, anlamsız varolamazsın.
Mutluluğa saklanamazsın.
Öyleyse acına sahip çıkmalısın!
Çünkü acı, bilginin bedene inmesidir.
Bilgiyi bedene indirmeli, olman gereken şeye dönüşmelisin.
Bu kitap ‘kendine gelmek’ için burada olduğunun farkına varabilenlere yazıldı. Fi ile çıkılan yolculuğun tek durağıdır Çi. Sadece farkındalığa giden, değiştiren, mutlaka geliştiren bir yoldur bu ama sunduğu seks, macera, intikam, ihtiras sizi aldatmasın, zordur.
Hayatı değil sistemi yaşadığımızı fark edenler, harakete geçmek için işaret bekleyenler, umursamayanlara karşı umursayanlar, hissedemeyenlere karşı hissedenler adına ve kendi tekâmülünde kaybolmuşlar için yazılmış, dengeye adanmıştır.
Benlik değildi..
Yazarın ilginç bir kafası var. Daha önce okuduğum kitabı da bu kitabı da tarzı kurgusu değişik kafalar güzel hoş. Ama..
Nasıl anlatmalı.. Ben aslında bu "ötekiler" , "dışlananlar" temalarını seviyorum. Fakat bu ötekiler grubu bunu bir baş kaldırı, bir özgürlük, bir fark gibi lanse edince beni tetiklemeye
Orijinal dilinden okudum. Bu durumun avantajını yaşadığımı düşünüyorum. Öncelikle genel olarak fikrin kendisini sevdim. Sözcüklerin içinde saklı anılar fikri çok hoşuma gitti. İkinci olarak yazarın anıların içinde daha derinlere inme çabası da hoşuma giden bir durum. "Sen böyle dedin, ben böyle yaptım. Peki ama neden? Acaba fark etmeden şöyle yapmaya mı çalışıyordum?"
Bu genel olarak benim de kendime sık yaptığım bir şey. Bazen bazı şeyleri yaparken veya söylerken bilinç altımızda başka şeyler olup bitiyor ve biz bunu ancak bir adım geri atıp uzaktan bakarken görebiliyoruz. Hoş ve tatlı bir deneyimdi benim için.
Kemal Tahir'in 1. Dünya Savaşı sonrası işgal dönemi Osmanlı aydınlarını anlatan güzel bir romanı..Okurken fark ettim bu kitap bir üçlemenin ilkiymiş.. Dönemini yansıtan hikayeler her zaman okunur... Kemal Tahir yazıları yüzünden dönemin diğer öne çıkan yazarları gibi yıllarca cezaevinde kaldıktan sonra 1950 affıyla çıkmış..
116 syf.
·
Not rated
Dilber.. Duyguları , düşünceleri hiçe sayılmış, önemsenmemiş, merhametsiz insanlar tarafından itilip kakılmış ,çocukluğundan itibaren farklı kişilere satılmış bir esir.. Hayattan gördüğü tek muamele aşağılanmak ve şiddet olan bir esir..İlk satıldığı evde yaşadığı eziyetlere dayanamayarak kaçan dilber yakalanıp tekrar bu ailenin eline düşer ve yine satılır başka bir aileye . Ailenin oğlu ve dilber birbirlerine aşık olurlar ..Bunu fark eden evin hanımı dilberi bir başkasına satar ,oğlu Celal hastalanıp yataklara düşerken ,dilber umutsuzluğun pençesinde mısırlı bir zengine satılmıştır... Hareme girmek istemeyen dilberi zorla odaya kapatmışlardır..Dilberi seven ve bu eziyete gönlü daha fazla razı gelmeyen Harem ağası Cevher kızı canı pahasına kurtarır ve sevdiğine gitmesini söyler fakat dilberin ne umudu kalmıştır ne tâkâti...Bırakır kendini Nil'in soğuk sularına ve yazarın da dediği gibi kavuşur nihayet hürriyetine -hayatı esaret içinde geçmiş bu biçare-.
81 syf.
8/10 puan verdi
Ortaçağ tarihinin anonim eserlerinden olan Everyman, tematik bakımdan dini olsa da, insana yaşamı, çaresizliği ve yapayalnızlığı anlatması bakımından sorgulatıcı nitelikte. Öleceği kendisine önceden belirtilen karakter, bir çıkış yolu arıyor ve ölümü sonrasında kendisiyle beraber gidecek şeyleri kovalıyor. Arkadaşını, sevdiklerini, ve daha pek çok şeyi.. Geriye dönüp baktığında kendisiyle sadece iyi amellerin gideceğini fark ediyor. Olaylar, anonim bir metne sahip olmasına karşın oldukça akıcı ve hikaye izleyiciyi yer yer güldürebiliyor. Genel perspektiften bakıldığında dini motiflerin ağırlığı hissedebilir düzeyde ve yaşamın, çaresizlik ve anlamsızlığn getirdiği kaçınılmaz yalnızlığı işlemede başarılı bulduğumu söyleyebilirim.
Doğum günümde hediye olarak gelen bu kitabı beğendim mi beğenmedim mi bilemiyorum. Hikaye amacına hizmet etmiş, ülkenin sınıfları arasındaki fark, hayatı anlayış şekli ve bakış açısı tüm gerçekliğiyle anlatılmış. Her Livaneli kitabındaki gibi bir çok bilgi de hikâyenin içine yedirilmiş. Ama ne kadar popüler, başarılı olarak bilinen bir yazar olsa da kitapları bana genellikle yavan geliyor. Bitmesi için sayfa saydım durdum.
Kitapla ve sevgiyle...
Pek çok kişi sevgiye direndikleri için kendilerini sorumlu görmezler. Etraflarında çok sevgi vardır, ancak yalnızlıklarının kendi eksikliklerinden, yani bu sevgiye karşılık vermemelerinden kaynaklandığını fark etmezler. Oysaki bu kimseler, etraflarına şu mesaji vermektedirler: "Başkalarının sevgisi 'içeri giremez." Bu ifade, başkalarının sevgisine karşılık verme sorumluluklarını boşa çıkarır. Sevmek ve sevilmek alanlarında sorumluluktan kaçmak için zarif manevralar yaparız, halbuki kalplerimizin bize ait olduğunu kabul etmeli ve bu alandaki zayıflıklarımız üzerinde çalışmalıyız. Bu, bize yaşamın kapılarını açacaktır."
Sınırlar kitabı bize suçluluk duymadan "Hayır" diyebilmeyi öğretiyor. Hayatımızda sorun yaratan davranışların aslında sınır koyamamaktan kaynaklandığını ve bu problemi yaratan davranışın altında yatan kökenini ve nasıl çözümleyebileceğimizi açıklayıcı bir dille örneklendirerek okuyucuya aktarıyor. Sınır çizmekte zorlanıyorsanız siz de mutlaka bu kitabı okumalısınız
Geçmiş mi gelecek mi?
Bir günde okuduğum ikinci, bir kaç saat içinde okuduğum ilk kitap ...
Kitap, öncelerden geleceği, gelecekten geçmişi görme hissini uyandırdı bende. Acaba mümkün mü ...
Buruk, acımasız hikayeler hep var, zamanın her aşamasında. Bu acımasızlığı hikayeye katan, insan, insanın kendini törpülemeden hayata atılışı ve bu hal içinde kendini fark edemediği durumların içine atışı belki de.
Ne suç var sanki ne suçlu...
Yapılması gereken, insana düşen şey basit aslında ama kim bunun farkında... Hele ki böylesi acizliğin yayıldığı bir dönemde...
Eserde böyle bir hikayeyi barındırıyor içerisinde. Belki de defalarca okunup, karakyerlerin halleri sözleri üzerinde saatlerce mütaala edilebilecek bir eser. Bir neslin değişimi, modernleşme, kuşak farklılığı kavramları üzerinde sosyoloji bir çalışma.
