.
Arkadaşlar bu kitap platformunda ilk hesap açarken, bunun nasıl olduğunu, ya da buraya nasıl denk geldiğinizi veya neyin vesile olduğunuzu anlatır mısın?
İlk önce ben anlatayım: Eskiden hayat beni aşırı dar alana sıkıştırıp, çaresizlikler yaşattığında,
Kendimin bu dünyaya ait olmadığını, bu dünya ile hiç alakası bile olmayan tertemiz
"İnsan beyni onu anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, o zaman da biz onu yine anlayamayacak kadar aptal olurduk."
Yine bir inceleme yazmadan diğer okurların yazdığı güzel incelemelere göz gezdirdim. Dolayısıyla kitabın içeriğini, konusunu ve kahramanlarını bu incelemeden öğrenemezsiniz çünkü yazmadım. Bunun için diğer incelemelere göz
🍃Bir çocuk kitabı okudum.Hikâyede bir kedi var bir de fare..Dost olamazlar mı? Hikâye değil mi, neden olmasın? Çeviriyorum sayfayı.Kedi fareye bir yiyecek uzatıyor. Fare almıyor, "kesin zehirlidir" diye düşünüyor. Çeviriyorum sayfayı. Kedi fareye bir oyuncak uzatıyor. Fare almıyor, "kesin tuzaktır" diye düşünüyor. Böyle böyle çeviriyorum sayfaları. Aralarındaki mevzu bir neticeye bağlanmadan farenin annesi çıkageliyor, yavru fareyi kaptığı gibi giriyor bir ağaç kovuğuna. Yavru fareye nasihat veriyr: "İnsanlara güvenmeyecksin!”
Bir çocuk kitabında, bu mesajın ne işi var diye sorgularken ben, bir yandan da paronayak bir toplum olma yolunda böyle böyle ilerlediğimizi farkettim..Birbir geliyor mesajlar zihnime, “Türkün Türkten başka dostu yoktur”, “Babana bile güvenme”, “İnsan insanın kurdudur” "Bu kadar iyi niyetli olma" gibi gibi...En büyük sorunlarımızdan biri de bu değil mi? “Kimseye Güvenme!”..
Güvenmeyelim ve sürekli tedirgin yaşayalım. İki değil,sekiz gözümüz olsun. Kesin başka bir şeyler dönüyor diye düşünüp herkese şüphe ile bakalım. Böyle mi koruyacağız kendimizi? Daha makul bir önerim var..
Güven…
Sev…
Ama temkinli ol.
Yaşayacağım en büyük hayal kırıklığını, korkarak yaşamaya tercih ederim sevgi ve samimiyet.. :)))
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl
Baştan söyleyeyim yine bu bir kitap incelemesi değil.
Sadece kitabı okurken hissettiklerim, yaşadığım tecrübeler...
Şımarık büyüyen bir kızın, şark görevinde nasıl idealist öğretmen olduğunun hikayesi..
Kan davası yüzünden dersime gelemeyen 9 öğrencimi düşündüm ağlayarak, yıl 2019 du.
8.sınıfta okuldan zorla ağlayarak -evlendirilmek üzere-
William Shakespeare 1564-1616 yılları arasında yaşayan İngilizce dilinin en büyük yazarı ve dünyanın en iyi oyun yazarı olarak anılmaktadır. İngiltere denilince eminim çoğunuzun aklına ilk olarak Shakespeare gelmektedir. Komedi, dram, trajedi alanında eserleri bulunmakla beraber; Hamlet, Kral Lear, Othello ve Macbeth en çok bilinenler
Arkadaşlar, bu aralar bir tartışma var 1k'da voleybol meselesi hakkında. Ve iki tarafta bir birine sürekli laflar atıyor. Bilginin eksik olduğunu farkettim. Yani neden karşı çıkılıyor bu olaya bu bilgiyi ben aktarmak istiyorum. Amacım tartışma çıkarmak felan değil. Tartışmak amaçlı yorum yapılırsa yorumları sileceğim. Tartışma ile bir yere
Albert Camus' un okuduğum ilk kitabı. Onun da en ünlü eserlerinden biri diyebilirim.
Yazar yaklaşık 110 sayfalık eserinde belki yüzlerce makale yazılabilecek düşüncelerini aktarmayı başarmış. Kitabı okumaya başladığımda sıkıldım. Gerçekten okumak keyif vermedi. Sonra başa dönerek yeniden okudum. Sadece yazarın kaleminden dökülenlere odaklandım.
Bu inceleme, kitabı okumayı düşünenler için minik bir rehber niteliğindedir.
1958 yılında yayımlanan bu muhteşem kitap bize Osmanlı döneminin Fetret devri'nde bir taht savaşıyla başlayan ve aşka doğru derinleşen bir hikâyeyi anlatır.
Bir sipahi askeri olan Çakır'ın öyküsüyle giriş yaptığımız bu kitap okuyucuyu daha ilk sayfalarından içine
Arkadaşların ricası üzerine bir inceleme yapmaya çalışacağız. Bu kitabı yaklaşık bir ay öncesinde tanıdım. Daha öncesinde tanışmış değildim. Ama Neruda... Pablo Neruda, benim lisedeki yıllarımın buhranlı dönemlerinin oluşturduğu boşluğu dolduran bir şair. Âdeta lise yıllarımın aşkı...
Lise yıllarımda bir grup arkadaş çevrem vardı.
Bir itiraf ile başlıyorum...Geçenlerde üşenmedim, takip ettiğim okur arkadaşlarımın hepsinin profilinden tek tek, hangi Kemal Tahir kitaplarını okumuş olduklarına bakıverdim ki bu benim için çok önemli bir detay... Ve ne yazık ki yarısından fazlasının henüz yazarla tanışıklığı bile olmadığını farkettim, kahroldum... (okunup da işaretlenmemiş olma
Susmak istiyorum hiç konuşmamak...
Uyumak istiyorum hiç uyanmamak...
Meğer ne çok kıymet verdiğim şeyler varmış meğer ne çok kıymetlim varmış...
Hayata eksik başladım derdim hep eksiğim derdim meğer ne kadar çok şeye sahip mişim kaybettikçe farkettim...
Uzun uzun konuşmak istiyorum...
Uzun uzun sadece sana susuyorum...
Bir yere gitmek istiyorum, o
çabuk sar yaralarını
sanma ki muafsın
yeni acılardan ..
gece bana yetmiyor
kaçacak deliği yok dünyanın
ışık hiç çığlık atar mı bilmem
ama ben duyuyorum
kulağımı sağır edecek yeryüzünde gördüklerim
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?