İki yaşamın hikayesini, birbirine hiç benzemeyen yaşamların, bir o kadar da birbirine benzeyen iki kaderin hikayesini anlatıyor Mehmet Uzun'un Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık romanı. Yiten hayatların, genç yaşta toprağa düşenlerin, çaresizlerin romanı.
Baz ile Kevok'un hikayesi...
Baz şahin, Kevok güvercin demek kendi dillerinde.
Şahinle
Dicle Türküsünün Sesi
Mezopotamya’yım ben;
Damarlarım su ve nehir,
Hayatım kavga, mevzum kan,
Dilim edebi, sözüm ebedi.
Her zaman bir şairin, bir vakanüvisin sözünden çok
Gılgamış’ın dudaklarında bir zaman, kadim nehrin kenarında
Merhaba, çok severek ve gözlerim dolu dolu okuduğum bir kitaptı Şeker Portakalı. Kendime hatırlatma amaçlı özet yazdığım için inceleme yazmayacaktım ancak kitap kendisiyle ilgili birkaç söz etmeye değer olduğundan bundan vazgeçtim.
Zezé adında beş yaşında hayalgücü muazzam güçlü biraz da yaramaz bir çocuğun, evlerinin arka bahçesinde Minguinho
Masallar da gerçek olsa rüyalar gibi..Belki de gerçektir masallarda anlatılanlar.Hayat bir masal değil mi zaten gerçekliğine inandığımız?
Ama yine de bir şah kızı ile uşak nasıl olur da bir araya gelebilir ki?
Sen imkansızsın sensizlik imkansız ah Kız Hanım.
Masallar olmazı oldurur ya, belki de o yüzden severiz masalları.Biz masallarla büyüdük.Belki de o yüzden hayallerle yaşıyoruz. Kulağımızda ya ninemizin ya da annemizin birkaç masalı vardır hala.
Mevlana da Mesnevi'de böyle bir aşkın olmazlığını çok güzel anlatmıştır.Hem de çok ağır bir üslupla.
O yüzden Koçali ile Kız Hanım aşkı ancak masallarda yaşanır sadece..
Ama yine de güzel hayaller kurduruyor bu masal insana ve çok güzel duygular uyandırıyor insanda.Ve sonuçta hepimize insan olduğumuzu hatırlatıyor Behrengi: İster şah ol ister uşak; yok aslında birbirimizden farkımız. O yüzden kimseyi kendinizden küçük bellemeyin ve de hakir görmeyin sakın, siz siz olun.
Sevgi MasalıSamed Behrengi · Bilgi Yayınevi · 20162,309 okunma
"Tanabay yürürken sarı yorga ile ilgili uzak geçmişi olayları, arkadaşlarını bir bir hatırlıyordu :'Hepimiz böyleyiz işte.' diye düşünüyordu, ' Birbirimizden pek farkımız yok. Ancak ağır hastalandığımız ya da öldüğümüz zaman hatırlıyoruz birbirimizi. O yitirdiğimizin ne iyi, ne eşsiz bir insan olduğunu, ne büyük iyilikler
Aragon'un kitap hakkında söylediği "Dünyanın en güzel aşk hikayesi" sözü kitap hakkındaki olumlu düşüncelerimi , kitabı okuma isteğimi ayyuka çıkardı. Kitabı bu vesileyle elime aldım ve okumaya başladım. Kitap kısa olduğu için daha ilk sayfalardan itibaren bir "devlerin aski"ni aramaya başladım. Aradığımı buldum mu,kesinlikle hayır.
Yeni evlenmis fakat savaş sebebiyle yiğidi cephede olan bir kız.. Çok da güzel bir kız. Savaştan yaralı olarak dönen Danyar ile başlayan ve öyle de biten bir Lanet olası Ask-ı Mennu daha.
Oldum olası yasak asklardan haz almadım. Ben olayın burasindayim. Ne olurdu cephede vatani için milleti icin düşmanla çarpışan yiğidini bekleseydin Cemile ne olurdu! Kocana SADIK kalamadin Cemile kalamadin.
Kitabın dili mükemmel olmasına rağmen ve kitabın sonu beni son derece etkilemesine rağmen hala aklım burada.Bu sebeple Victor Hugo'nun dilenci siiri benden Sadik'a gelsin.
Sen hergün köşe başlarında
Yırtık urbanla kirli ellerinle
Avuç açan sefil insan
Inan yok farkımız birbirimizden
Sen belki tüm yaşamın boyunca dinlenecek
Istediğin beş kuruşu birisi vermezse
Ötekinden isteyeceksin
Ama ben tüm yasamim boyunca
Tek bir kez dilendim
Acımasız bir kalbin sevdasi ile alevlendim
Öylesine boş öylesine açık kaldı ki elim
Yemin ettim bir daha aşk dilenmeyecegim.
Nacizane Son söz de Aragon'a gelsin
Yasak aşklardan doğan hiç bir aşk " Dunyanin en güzel aşkı" değildir fikrimce.
Iyi okumalar.