¶¶ CEVİZ AĞACI Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda, budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril, koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil. Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var. Yüz bin elle dokunurum sana, lstanbul'a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, lstanbul'u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. 1 Temmuz [1957], Balçik ¶¶
Sayfa 1618 - Nazım Hikmet Bütün Şiirleri, YKY Yapı Kredi Yayınları, Yeni ŞiirlerKitabı okudu
135 syf.
·
Not rated
·
Read in 26 hours
Bazı şeyler hiç değişmeyecek!!
Bu kitabı ikinci okuyuşum ama ilk okumamda bu kadar etkilendiğimi hatırlamıyorum. Farkındalığın oluşması gerekiyormuş demek ki. Üniversite de çok rahat duran biri değildim:) sorgulayan, irdeleyen ve göze batmaktan korkmazdım. Annem de bunu bildiği için anne şefkatiyle, Vizontele repliğiyle "olaylara karışma" derdi:) babam ise, taraf olmayan bertaraf olur diyerek açık açık olmasa da yanımda olduğunu hissettirirdi.:) Tarafım babacığım, haksızlığa karşı tarafım, özgürlüğe tarafım, insanca yaşayabilmeye tarafım, senin sayende. Benimle mücadelen doğduğum zaman, nüfus memurunun adımı Eylem olarak yazmamasina direnip, inat edip adımı Eylem olarak yazdırman ile başladı. Sanırım babamın kızıyım:)) Kitaptan çok kendimle ilgili spoiler verdim:) ama bu kitabın neden benim için değerli olduğunu anlatabilmem adına yazmak istedim. 90'lı yılların başından itibaren işkence evleri olarak kurulan, F tipi cezaevlerinde yaşanan işkenceler ve ailelerin sevdikleri için girdiği ölüm oruçları anlatılmıştır. Bu ülkeyi gerçekten sevenler hep sindirildi, korkuldu onlardan asıldı ve onursuzca bir yaşam reva görüldü. Kendi çıkarlarını devletin çıkarları üstünde görenler ise hep yükseldi. Bu zihniyette iseniz bu ülkeye Cumhurbaşkanı bile olursunuz. Tam tersi düşüncede olanlar ise yüreğimizdeki darağaçlarinda. Yeni gelen her iktidar bir öncekinin kanlı perdesini kaldırıp, yeni tertemiz ama kanlanacak bir perdeyle geldi. Demokratik söylemler o perdenin arkasında yaşananlarla hiç uyuşmuyordu oysaki. Baştan sona hüzün dolu bir kitap. Ama her şeye rağmen Suçtur Umutsuzluğa Kapılmak diyorum bende..
Suçtur Umutsuzluğa Kapılmak
Suçtur Umutsuzluğa KapılmakCezmi Ersöz · Tekin Yayınevi · 2006161 okunma
Reklam
Nazım Hikmet Ran
Türk edebiyatının değerli isimleri arasında yer alan hem siyasi görüşü hem de eserleriyle tarihe damgasını vuran, mavi gözlü dev adam Nazım Hikmet Ran, aslında 20 Kasım 1901’de Selanik’te dünyaya gelmiş fakat doğum tarihi nüfusa 15 Ocak 1902 olarak kayıt ettirilmiş değerli, önemli ve unutulmaz bir şairimizdir. Doğumgünü münasebetiyle saygı,
Farkındalığın, depresyon, kronik ağrı gibi çeşitli psikiyatrik, psikosomatik ve strese bağlı belirtiler üzerinde olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. Bağışıklık tepkisi, kan basıncı ve kortizol düzeylerinde iyileşme gibi bedensel sağlık üzerinde de yaygın etkileri vardır. Beynin duygusal düzenleme alanlarını harekete geçirme ve bedensel farkındalık ve korku ile ilgili bölgelerde değişiklikler konusunda da etkileri gösterilmiştir.
Sayfa 209Kitabı okudu
Bunalım, öz farkındalığın bedelidir. Hayatınıza yeterince derinden bakacak olursanız çaresizliği her yerde bulursunuz.
Sayfa 195Kitabı okudu
iyi bir insan olmayı dilemek
”Dokuz yaşındayım, yıl 1961…Annem benim doğum günüm için pasta yapmış. İlk defa o zaman mum üfleyip bir dilek tuttum. Dileğim de şu; o sıralar Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan olacak. Ben de dedim ki, ne olur beni de yanına alsın… O kadar inandım ki dileğimin gerçekleşeceğine, ben bir çanta yapıp beklemeye başladım. Güya Sovyet elçiliğinden gelip alacaklar beni. Ama sağdan soldan duyuyorum onlar komünist diye. Diyorlar ki aman komünist onlar. Olsun diyorum, ben de komünist olurum. O sıralarda, bizim giriş katında üniversite öğrencileri oturuyor. Annem onlara da komünist diyor. Biliyorum onlar bizim kömürlükte kitap saklıyor. Ben gittim, yürüttüm bir tane. Nazım Hikmet’in şiirleri… En kısasını buldum ezberledim. Dedim ki şimdi Ruslar gelirse, ben bu şiiri okurum onlara. Onlar da der ki tamam bu da bizden, götürürler beni. Neyse… Tarih 12 Nisan. Uzay mekiği fırlatılacak, Vostok 1… Ama hala gelen giden yok. Ben diyorum unuttular herhalde beni. Mekik fırlatıldı, herkes dua ediyor; mekik atmosferi geçsin, uzaya çıksın diye. Bir ben diyorum ki yarı yolda dursun dönsün beni alsın. Belki bir de Amerikalılar, Vostok’un uzaya çıkmaması için dua ediyordu. Neyse… Bütün gün radyonun başında içimden o şiiri okudum: Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda, budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.. Ne zaman bu şiiri okusam uzaya gitmiş kadar olurum. Altmış beş yaşıma geldim. Geçen doğum günümde yine bir dilek tuttum, çocuk gibi. Yine imkânsız bir dilek tabi. Ne diledim biliyor musunuz ? İyi bir insan olmayı.” Şahsiyet
Reklam
1,000 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.