Empati kurduğumuz zaman ve bu fazla olduğu zaman kendimizi mazlum görüp çok emek veren, fedakar biri olarak görüyoruz ve bu fazla geliyor. Doğru, empati çoktur ama bildiğimiz anlamıyla çok değildir. Bir konuda empati kurduğumuz zaman o konuya dair korkularımız ve inançlarımız konuşur.
Aynı hisleri aynı korkuları yaşamadığın kişiyle birebir empati kuramayacağımızı düşündüğümüz için realitemizi buna göre yaratıyoruz.
Empati kurmamanın da bencillik, halden anlamamak olduğunu sanıyoruz.
Birinin hissini paylaşmak, anlamak, sevmek için önce kendini anlaman gerekir.
Herhangi bir grubun fikrine, inanışına değil de tamamıyla kendin olarak baktığında, konunun empati kurabilmekle alakalı olmadığını, bakış açınla alakalı olduğunu anlıyorsun.
Yaşadığın hayattaki mutluluğuna ve iç huzuruna bakıp kendini sevebilme becerini ölçebilirsin.
Tüm duygular sağlıklı ve doğaldır.
Hepsini taşıyor olmak seni bütün olmaktan alıkoymaz, bütünlüğünü bozmaz, bütünlüğünü yaratır. Ve bu hislerin dillerini öğrendiğinde her duygunun farklı bir versiyonunu taşırsın.
Öfke kötüdür deriz ama öfkemizi; gerektiği yerde bir şeyleri bırakabilmeye, tavır almaya ya da kendine saygı duyduğunu hatırlatmaya çevirebilirsin. Bunu da o duyguyu hiç bilmeden yapmak pek mümkün değildir.
Böyle bakabildiğinde algıların sarsılır. Bu kendine ulaşmanın ilk adımlarından biridir. Doğru yerdesin.
Orda kalmayı dene..