Arkadaşlar selam.
Uzun bir süre oldu, sanırım 1.5 yıldır inceleme yapmıyorum. Bunun sebebi zorlu bir dönemden geçtim, kafa olarak iyi değildim; yeni yeni toparlanabildim.
Aklımdan inceleme fikri geçmiyordu, ancak son zamanlarda yazdığım bazı incelemelerden çok güzel dönütler aldım, kenarda köşede yazdığım bazı lakırtıların okurlar tarafından
azar: farsça "ateş"(od) demektir.
paijgan: farsça "yer, yurt, mekan" demektir.
azarpaijan: ateş yurdu demektir. yani odlar yurdu.. bugün Azerbaycan'ın sloganı hala Land of fire'dir.. yani Odlar yurdu.!
ateşe tapan fars zerdüştlere azari denmiş.. yaşadıkları yere de azarpaijgan.
Azerbaycan, şu an Azerbaycan türkçesinin
SPOILER SPOILER
Kitap içeriği hakkında bilgi içerir.
Allah’ın indirdiği bir kitapta, kutsal bir kitabın incelemesinde “spoiler” da olur mu diyeceksin biliyorum, ama olur. Nasıl mı olur? Bakalım nasıl olurmuş.
Okumadın ki sen bu kitabı, hem de hiç okumadın, onun için çok güzel olur “spoiler”, hatta en rahatsız edeninden. Sana sorsalar en başta
Martıları Seven Adam ‘ı uyku tutmamış, yatağında dönüp duruyordu. Çünkü onu martılardan daha mutlu eden tek bir şey vardı, o da Fransız Teğmenin Kadını Patrice’ydı ve onu düşlerken gözüne uyku girmiyordu. Hava aydınlanırken
Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabını bi arkadaşımın vasıtasıyla tanıdım.Kitabın beni zorlayacağını hiç düşünmemiştim çünkü az çok vakıf olduğumu düşündüğüm fikirlere bi kat daha çıkmaktı amacım.Aslında beni yanıltmasıda hoşuma gitmedi değil.Çünkü uzun zamandır beni zorlayan kitaplarla karşılaşmamıştım.Bi yerde okumuştum bi adam okuduğu hiç bir kitabı
Dün akşam, yaş ortalaması 20 olan bir konsere gittim. Gülüyor eğleniyorken yanımda bulunan pek bi’ hanım hanımcık olan kız, kulağıma eğilerek “sen vaybı almışsın ya! Çok iyi!” dedi. Ne aldığımı anlamadım ve tekrar sordum. Sordum ve öğrendiğime göre bu yaştakilerin -ki bu yaştakilerden biz, büyük işler yapmalarını bekliyorduk. “Bu kuşak çok zekî
"Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında...''
Tanpınar okumanın bir sırası var mıdır? Sitede son zamanlarda yazarlara ait kitapların okuma sırası paylaşılıyor. Kimi yazarlar için bu kıstas elzem iken kimi yazarlar için sayfanın boş kalmaması adına boş torbayı doldurmaya benziyor. Peki Tanpınar için hangi kıstasa dayanmalıyız? Tanpınar,
BAŞLANGIÇ TARİHİ: 01 ARALIK
BİTİŞ TARİHİ: 17 ARALIK
Ölümü düğün gecesi (Şeb-i Arûs) olarak anlayan insana
tesir edecek hangi güç vardır?
O güçlü, yenilmez insan,
BİLİYOR MUSUNUZ?
“1923TE TÜRKİYE’DE;
Nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu.
40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu.
Traktör sıfırdı, karas...aban’dı.
5 bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu.
İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon
Yâr, Farsça yardımcı, dost demektir.
Manita, İtalyanca el altındaki kadın; flört ise İngilizce işve, oynaş anlamına gelir.
Unutmayın, kelimeler toplumun aynasıdır ve hangi aynadan kendinize bakacağınızı siz seçersiniz.
Eski aşıklarımız sevdiğine, "yarim" ifadesini kullanırlardı.
Şimdiki sevgililerde manita, flört gibi saçma sapan böyle ruhsuz kelimler kullanıyor.
Halbuki "yâr" kelimesi Farsça kökenlidir.
Ve dost olan, yardımcı olan mânasındadır.
Ama "manita" ise İtalyanca kökenli ve el altındaki kadın demek. "Flört" ise İngilizce kökenlidir. Ve işve, oynak demek.
Bakın kelimelerin bir ruhu vardır.
Kelimeler bir toplumun aynasıdır.
Kendinize de hangi aynadan bakacağınızı siz seçersiniz, siz belirlersiniz.
Aynı şekilde "yâr" kelimesinin bir zıttı vardır. "Ağyâr" kelimesidir.
Arapça da "ağyâr" ğayr'ın çoğuludur. Bu da kendine dost olmayan, el olan, uzak olan manasına gelir.
Eskiler o yüzden birisine duâ ederken, bir âşığa duâ ederken; "Allah yar bildiğini, sana ağyar etmesin. Diye duâ ederdi.
Vallahi ne varsa eskiden var ya...
Merhabalar öncelikle bugün tavsiye üzerine okumuş olduğum bir kitabın incelemesini yapmak istiyorum. Sayfa sayısı ve kurgusu sizleri yanıltmasın çok sürükleyici bir kitap..
Nazan Bekiroğlu ile tanıştığım bu kitap bana çok şey öğretti. Öğretici niteliği yüksek olan kitapları çok severim.
Kitapta Tebriz'li bir tacir olan Setterhan ile Trabzon'lu Zehra'nın kavuşma hikayesini öğrenmek üzere Trabzon, Bakü, Tiflis, Batum, Tebriz, İstanbul hattında geçen uzun bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Olaylar öyle güzel akıyor ki sizde gitmiş, görmüş gibi seviyorsunuz oraları.
Hikaye esrarengiz bir mektupla başlıyor. Yazara gelen bu mektup otuz yıl önce postaya verilmiş ve dedesinin ölümünün ikinci gününde ortaya çıkıyor. Farsça dilinde olan bu gizemli mektupta sadece selam ve adres var...
Yazarın ailesinin gerçeklerini ve sırlarını merak etmesiyle çıktığı bu yolculukta geçmişe dönerek olayların gelişimine tanık oluyor . Yaşıyor ve bizlere de yaşatıyor bütün hikayeyi.. .
Kitap boyunca Zehra ve Settarhan'ın kavuşmasını sabırsızlıkla bekliyorsunuz.
Balkan savaşından 1.Dünya Savaşına değin olan tüm yıkımlar, felaketler, ölümün soğuk yüzü,muhacirlik, yıkılan hayaller, başlamadan biten aşklar kısacası acının her hali bir bir gözünüzün önünden geçiyor…
Yazarın dilini ve üslubunu çok sevdim Nazan Bekiroğlunun okumuş olduğum ilk kitabı ama anlaşılan son olmayacak.. Sizlere de tavsiye ederim keyifli okumalar dilerim.
Mevlânâ'nın en büyük eseri Mesnevi'sidir. Eser, aruz ölçüsünün fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün kalıbıyla Farsça yazılmış olup 6 cilt, 25618 beyittir. Varlıkta birlik (Vahdet-i Vücûd) anlayışını birtakım kurmaca/hayali veya gerçek olaylardan hareketle anlatmaya çalışan didaktik (öğretici) bir eserdir. Mevlânâ'da hakiki