Mülkiyet, makineleșme, bankacılık, arz-talep dengesizliği, kapitalizm gibi çarkların dișlilerine elini sokmak zorunda kalan ailenin başına gelenler gayet güzel betimlemelerle anlatılmış. Ben Remzi Kitabevi yayınlarından okudum. Kitap 30 bölüme ayrılmıştı ve bölümler bir bölüm uzun, bir bölüm kısa şeklinde sıralanmıştı. Romanın özü 29'uncu bölümde gayet net bir biçimde ifade edilmiş. Romanda çok açık bir sonun olduğunu ifade edemiyorum. Evet, son bölümdeki aç adamı besleme yaşam döngüsünü ifade ediyor olabilir ama satırlar bitince soru işaretleri ile donup kaldım. O kadar isyanvari anlatımın ve yaşanan sefaletin sonunda küçük bir anarşi beklemek herkesin hakkıdır sanırım. Bu arada aileyi terk eden karakterlerden de ses seda çıkmadı hala.
Kitapta karakter, mekan, zaman çok detaylıca tasvir edilmiş. Ana bölümlerin kuyruğuna ara bölümler eklenmesi okuyucuya küçük bir dinlenme molası vermiş ve 1930 dönemi çok net biçimde ifade edilmiş. Her ne kadar toplum bilimcisi olmasam da küçük bir okuyucu olan bana dönemin bireylerinin etkileşimini, kıtlığın yerel etkilerini, sosyo-ekonomik felaketi ve muhacir yaşamın zorluğunu izletti. İzletti diyorum çünkü üslup film tadında.
Kitabı okuyan okuyuculara cevabını kesinlikle almak istediğim sorularım var. Neden tüm erkek karakterler mavi gömlek ve mavi tulum giyiyor? Neden gökyüzü ve topraklar gümüş grisi? Neden ayakkabılar sarı? Renk sembolizmi bize her sayfada el sallamış :)