Hitler'in siyasi ve tarihi kimliğini bir kenara bırakarak okumak gerekir diye düşünüyorum. Siyasi ve tarihi olarak yeterince incelenmiş ve analiz edilmiş zaten. Bu konuda kalabalık etmeye gerek yok.
Benim asıl ilgimi çeken, diktatörlüğü ve acımasızlığı ve deliliğinden öte kitapta yaptığı tespitlerin ilgi çekiciliği oldu. Bana kalırsa iddialı olacak belki ama o kadar sosyalist söyleme rastladım ki. İşçi sınıfını etkisi alan sosyalit disiplinin başka zihinlerde nasıl farklı tezahür ettiğini görmek şaşırtıcı. Faşizm ve sosyalizm harmanı bu fikirler ve tespitler objektif bir şekilde ele alınınca nasıl bir beyinden çıktığı insana hayret veriyor.
Birbirine zıt olduğu söylenen ama pratikte pek de uzak olmadığını düşündüğüm faşizm-sosyalizm dengesi biraz akıl karıştırıyor.
Faşit olarak nitelendirilen ama partisinin adı sosyalist parti olan, zaman zaman insani sözler söyleyen bir şeytanın kavgası okunacak kitapta. Farklı kaynaklarda geçen yahudi önde gelenleriyle yapılan siyonist bir anlaşmanın tarafı olduğu söylenir. Almanya 'da yaşayan yahudileri İsrail devletine sürgüne zorlayan bir kiralık katil olarak görüyorum. Parasını ödeyenler de bizzat yahudi toplum mühendisleri. Katil ve maktul aslında aynı kişiler. Okunası bir kitap.
Kitap, 1977 basımı ve yayınlandığı dönem itibari ile de ülkemiz insanının siyasî görüş olarak bölünmüşlüğü göz önüne alındığında sosyalist bir kalemden çıkan ama sanki Sovyetler Birliği propaganda bakanlığında hazırlanmış hissi veren bir eser.
Almanya'da faşizmin doğuş ve gelişimini anlatsa da sonuç bölümünde iyi niyetli ve kudretli sovyet askerlerinin Avrupayı ve Almanyayı nasıl kurtardığı ballandıra ballandıra anlatılıyor.
Her şeye rağmen "O kadar gelişmiş ve eğitim düzeyi yüksek bir ülke olan Almanya'da nasıl bir manyak demokratik yolla bir diktatörlük kurabilmiş?" diye merak edenlerin sorularına kronolojik olarak cevap veriyor.
Konu hakkında yazılmış ve daha çok bilimsel eserler mutlaka vardır. Onları okuyarak konu hakkında aydınlanmak daha iyi olur.
Zweig beğendiğim yazarlardan biridir.Anlatım tarzı ,betimlemeleri,olayları size de yaşatıyor havası vermesi öne çıkan ayrıntılar olarak geliyor.Faşizm'in ve benzer yönetim tarzlarının insanlığa nasıl zarar verdiğinin en güzel örneklerinden birini ustaca kaleme almış. Zweig 'ı tebrik ediyorum.
Yazarın çok bilinen kitaplarına paralel şekilde farklı din ve dil ekseninde, hümanist bir düşünceyi yerleştirmek için yazdığı denemelerden oluşuyor.
Özellikle faşist eğilim içinde almamın sebebi dine inanan veya inanmayan olsun karşı görüşe saygı ve tahammül ekseninde konuyu irdelemesi.
Eser özellikle lise ve üniversite döneminde kişisel gelişim olarak okunabilecek güzel bir çalışma. Ne yazık ki benim de yetiştiğim bu kavramlardan uzak bir ülkeye doğru sürüklendik.
Ülkemiz farklılıkları ile zengin bir kültür ağına uzanarak dünyaya dokunabilecek seviyeden, daha tek merkezli, kapalı ve baskıcı bir yapıya sürüklendi. Tahammülsüzlük, ukalalık, aşağılama ve bencillik başta siyasi liderleri olmak üzere toplumu ele geçirmiş durumda.
Bu açıdan yani düzeltilmesi açısından bakarsak okunması faydalı.
Gerçekten harika bir kitap bitirdim. Söylenecek çok şey var elbette ama kitapla ilgili okuduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Herşey söylenmiş zaten:
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, 1968 Prag Baharı ve ardından SSCB’nin işgali çevresinde Tomas, Tereza, Sabina ve Franz’ın yaşamlarını konu edinir. Prag Baharı ve ardından yaşananların kitabın ana
George Orwell'ın "1984" adlı eseri, distopik edebiyatın mihenk taşlarından biridir.İlk olarak 1949 yılında yayımlanan bu roman,totaliter bir rejimin hüküm sürdüğü kurgusal bir dünyayı tasvir eder.Orwell'ın eserinde ele aldığı temalar,karakterler ve toplumsal eleştiriler, kitabı yalnızca edebi bir başyapıt yapmaz,aynı zamanda
