-Niçin, sen artık dünkü sen değilsin? Niçin, biz bugün ikimiz de kıymetli bir şey kaybetmiş gibiyiz? Niçin bugünün düne benzemiyor? Niçin dünkü gibi rahat adımlar atamıyorsun? Niçin böyle oldun?
 sonra bir anda, bütün renkler, çizgiler, sesler, parıltılar, kokular, son süratli giden bir otomobilin içindeki adamın ihsasları gibi hep birbirine karışıyor, süsleniyor, bulanıyor.