Mustafa Kemal: "Bravo Enver! dedi. Sizi tebrik ederim. Partiyi kazandınız. Benim bildiğime göre, bana verilen Suriye ordusu, sizin erkan-ı harbiyenizin yalnız kantonunda mevcuttur. Beni oraya göndermekle iyi intikam aldınız."
İki rakip karşı karşıya idiler. Enver, göğsü nişan dolu narin, sık, genç, ve neşeli idi. Mustafa Kemal, gövdeli, çatık ve sarışın yüzlü gür kaşlı idi ve sırtında pelerin vardı.
O anda, bir pencere aralığında duran bir Alman Generali yüksek sesle:
" Türk askerleri ile birşey yapılması mümkün değil. Bu hayvan sürüsü, düşman önünde kaçmaktan başka birşey bilmiyor. Onları idare edeceklerden olmak istemem" diyordu.
Mustafa Kemal sarardı, Almana döndü ve sinirden titreyen bir sesle:
"Ben de bir askerim. Hayvan sürüsü saydığınız bu orduyu ben de idare ettim. Türk askeri hiçbir zaman kaçmaz. O, geri gitmek kelimesini bilmez. Siz, Generalim,eğer Türk askerlerinin arkasını gördünüzse, kaçan sizdiniz, kendi korkaklığınızı Türk askerine isnada nasıl cesaret edebiliyorsunuz?