256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Gökhan Çelik // Fatih - Zaman-ı Veladet
Merhaba Sevgili Kitapseverler Bugün sizlere “Kurt Gecesi- İmparatoryum” ve “Şehzade- Hükümdarlık Satrancı” kitaplarını okuduğum yazar Gökhan Çelik’ in bir kitabıyla daha geldim: “ Fatih - Zaman-ı Veladet ”… Bu kitapta da , Fatih Sultan Mehmed' in şehzadelik dönemi ile İstanbul’un Fethi arası olaylar, gerçeğin ışığında bir kurgu ile
Fatih Zaman-ı Veladet
Fatih Zaman-ı VeladetGökhan Çelik · Yediveren Yayınları · 202212 okunma
BU DAVA
Bir ay bir yıldızdır bu Dava/ Burçta dalgalanan bir bayraktır bu Dava/ Bir ışık bir çıra karanlıkları yırtan bir meşaledir bu dava/ Bir Oğuz , Kürşat, Alparslan,Fatih ve Atatürk olabilmektir bu dava/ Yüce dağ başlarında tek başına uçan bir Kartal olabilmektir bu dava/ Hamza duruşlu, Karadan gemi yüzdüren bir Mehmet, bir Mustafa Kemal olabilmektir bu dava/ Çetin ve amansız yolda yüreği mangal korkusuzca tek başına yuruyebilmektir bu dava/ Bir eline güneşi diğerine ayı verseler de inancın uğruna bunları elinin tersiyle itebilmektir bu dava/ Ulubatlı Hasan ın elinde dikilen hilalli bayrak olabilmektir bu dava/ Bir Ötüken, bir Malazgirt, bir İstanbul bir Dumlupınar ı kazanmak, fethetmek tır bu dava/ Bir Kürşat bir Almila bir Asena cesaretinde olmaktır bu dava/ Bir Meryem , bir Halime, bir Ayşe masumlugunda olabilmektir bu dava/ Haksızlığın karşısında Hakkı, Zalimin karşısında mazlumu savunabilmektir bu dava/ Ay yıldızlı bayrağı yedi iklim semalarında dalgalandırabilmektir bu dava/ EYVALLAH diyebilmek EYVALLAH dedirtebilmektir bu dava/ KK
Reklam
Yüce âlemler iner nurdan akislerle yere, Kâinât ürperir inler, kapanır secdelere. Yayılır her yere iffet ve nezâhat güneşi, Yurdum artık o zaman gökteki lâhûtun eşi... Fâtih'in bayrağı her yerde coşar dalgalanır; Müslüman Türk o zaman kendini Cennet'te sanır... (Ali Ulvi Kurucu, Müslüman-Türk Kahramanı, 1951)
Sayfa 166Kitabı okudu
Pelikancı Hilal Kaplan... Eşi Süheyb Öğüt ve kayınbiraderi Selman Öğüt'le birlikte, Berat Albayrak görevden ayrılana kadar çok aktifti. Hatta öncesinde de... Mesela Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Katil devlet' diyenler hesap verecekler" demişti 2015'te... Hilal Kaplan da açık açık devlete bırakın "Katil" demeyi, "Seri katil" diyebilme cüretini gösterebilmiş bir başka gazetecilerden. O da tıpkı Nagehan Alçı gibi hesap vermedi. Erdoğan da, birçok sözünde olduğu gibi bu sözünü de yuttu. Başka neler demedi ki Hilal Kaplan? Tarihi büyük vukuatlarla dolu! Türk Bayrağı'nın ve Türkiye'nin ismini değiştirmeyi dahi teklif etti, PKK açılımının ve FETÖ savunuculuğunun en ileri bayraktarıydı. Mesela "Gülen Cemaatinin bu ülkenin başına gelen en iyi şeylerden biri olduğunu", "Hocaefendisine edilen lafların kendisine edilmiş gibi olduğunu söylüyordu. Yetmiyor, Gülen'in tekrar Fatih Camii kürsüsünden sesleneceği günler için dua ediyor, hocaefendisinden dua ve selam alınca da tüm Türkiye'ye bu kutlu mesajı aktarıyordu. O da aynı Hadi Özışık gibi hem Gülen sevdasını yüreğinin derinlerinde hissedip hem de Ermeni açılımının büyük taraftarlığını yapanlardandı. Tıpkı en büyük ihanet davaları olarak kabul edilen Ergenekon ve Balyoz'un sözcüsü oldukları gibi.
Sayfa 148Kitabı okudu
Millî Şairimiz Mehmet Âkif'in Milli Mücadeledeki Çankırı Vaazı
Kafirin bayrağı altında halifelik de kuru bir sözden ibarettir. Halifelik İslâm bayrağı altında olur. Yoksa halife de bir köledir. Allah’ın reddettiği bir haleftir. Öyleyse müslüman için evvela hürriyet sonra ibadet. Aziz Çankırılılar, kafirlerin köleliğini kabul etmeyip hürriyet için cihad açan Mustafa Kemal Paşa etrafında toplanınız ve ülkemizi yakıp yıkan hamile kadınların karınlarını deşen hiçbir günahı olmayan çocuklarımızı süngüleyip havada dolaştıran kız ve kadınlarımızın namuslarına tecavüz eden Yunan ordusunu ve onları destekleyen kafirleri kovmadıkça ve eli kolu bağlı yörelerimizde İslâm’ın bayrağını dalgalandırmadıkça sizlerin de ameli noksan [kalır] ibadeti makbul olamaz. Köleliği kaldıran ona cihad açan Kuvva-yı Millîye ordusuna katılınız. Cennetin kapısı daima şehitlere ve gazilere açıktır. Her iki cihanda da Allah’ın makbul kulları şehitler ve gazilerdir.”
Sayfa 144Kitabı okudu
Latife Hanım,75 yaşında, 12 Temmuz 1975 tarihinde hayatını gözlerini yumar, Edirnekapı Şehitliği'ne defnedilir. Cenazeye katılanlardan Gültekin Ağaoğlu, " Tabut üzerine bir Türk bayrağı bile konmamıştı. Ablalarımla birlikte ısrar ettik, bir bayrak bulunup üstüne örtülmesini sağladık. "
Sayfa 248 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Genelde Türkiye'de haritaya bakma alışkanlığı yoktur. İlkokul ve ortaokul yıllarının dersleri arasında haritaya bakılır ve ondan sonra bir daha da harita ortaya çıkmaz. Neyse ki, son zamanlarda büyük gazeteler kupon karşılığında atlaslar dağıtmaya başladılar ve bizler de evimizin bir köşesine sakladığımız bu atlaslar aracılığı ile biraz biraz
_Türkler, hür ve bağımsızdırlar. Gururları çok yüksektir. Gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar. Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır. Hem sert ve dik başlı hem de yumuşak ve sabırlıdır. Yırtıcılığı İskitlerden, yumuşaklığı da Yunan'dan almışlardır. Fetihçi ve cahil olduklarından bütün uluslara tepeden bakarlar. Aralarında
Saat 16.16: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, darbe girişimi yapılacağı ihbarını aldıktan sonra, 2. Ordu Komutanı Yaşar Güler’i aradı ve Genelkurmay Başkanlığı’na doğru harekete geçti. Saat 18.00: MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da katıldığı toplantıda, FETÖ’cü kalkışma ele alındı. Saat 20.22: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay Karargahı’ndan ayrıldı.
Eğitim ve kültür işleri
Tampere İslam Mahallesi de çocuklarına din eğitimi yanında ana dili eğitimi de vermek istemiş. Ancak öğrenci sayısının azlığı, yetenekli öğretmenlerin olmaması bu işi zorlaştırmış. Dolaysıyla Tatar göçmenleri çocuklarına ancak akşam vakitlerinde anadili dersleri verme yolunu bulmuşlar. Genel olarak hepsi Fin eğitim sisteminde yetişmiş. Bir süre
Reklam
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
"Osmanlı'yı bitireceğiz dostlarım. Bizans'ın bayrağı, bu surlarda bin yıl daha dalgalanacak."
Sayfa 171
Sir William Muir diyor ki: "Peygamber bir fatih olarak Mekke'ye girdi. Perişan olmuş şehre, tek taraflı hoşgörü ve cömertlikle muamele etti. Tüm halk, onun davasına tabi oldu. Biz bu birkaç hafta içinde, bir zamanlar düşmanlık yapan Kureyş liderlerini, Muhammed'in bayrağı altında yürürken görmeye başladık."
Milliyetçiliğimizin bayrağı Fatih tarafından Ayasofya'ya çekildi. Yavuz aynı mâbette hilâfeti teslim alırken Büyük Muhammed'in davasının hizmetkârı olacağını haykırarakbu dâvanın ruhuna İslâm'ın mukaddes kanını karıştırdı.Toprağıyla, havasına İslâm'ın ruhu sinen Anadolu'da Osmanoğulları'nın kurduğu ve altıyüz sene onların eliyle gelişen büyük devletimizin yaşattığı ideal işte böyle bir milliyetçilikti. Başından sonuna kadar milliyetçilik davasına sadık kalan, Türkleştirme ve İslâmlaştırma siyasetini ön planda tutan bu devletin yıkılışını milliyetçiliğimizin başlangıcı sayanlar, bizden olmayanlarla, bizi bilmiyenlerdir. İslâm'ın ruhundan tiksinenler, son asırlarda müslümanlığın mümessillerindeki zaaftan kuvvet alarak, tarihin çağları içerisinde gelişen gerçek milliyetçiliğimizi red ve inkâr ederek, iptidâi kâbile ruhunun hayatında milliyetçilik tohumları ve totem kültüründe ruh kaynakları aradılar. Elbette netice hüsran olacaktı. Vatandan uzaklarda vatan aramak, vücuttan uzaklarda ruh aramak gibi bir vehimdi. Bugün bu vehimden kurtulan nesiller, milliyetçiliğimizin prensiplerini, yani dayandığı temelleri uzaklarda aramasınlar.
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.