Fatih Kocatürk

Hayata ancak "yukarı doğru hareketlilik" olduğu sürece bir değer biçen, maddi kazanımlar açısından yukarılara çıkmayanları kolayca "kaybedenler" hanesine yazan bir dünyada, insan ilişkileri kokuşmaya başlar.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
İnsanların ufak arabalar sürdüğü bir mahallede arabanızdan rahatsızlık duymazsınız. Mütevazı bir arabanız varsa, diğer insanların gösterişli arabalara binmelerinden rahatsızlık hissedersiniz. Herkes gösterişli arabalara bindiğinde, bu durumun sağladığı haz, ufak arabalara binmekle eşitlenir. Ekonomik büyümeyle birlikte mutluluğun artmamasının en önemli sebebi budur.
Sayfa 104Kitabı okudu
Dinî hassasiyetleri olan çevrelerde bile, ibadete gösterilen özenin ahlâka gösterilmediği ve maalesef namaz, oruç, zekât gibi pratikleri yerine getirmenin iyi Müslüman olmak için yeterli görüldüğü müşahede edilmektedir.

Reader Follow Recommendations

See All
Günümüzde Müslüman toplumların en ciddi problemlerinden birisi ahlâkî çöküntüdür. Aileler değer aktarımında yetersiz kalmakta, ‘modern çağa ayak uydurma' iddiasıyla ahlâk dışı birçok davranış evlere kadar girmektedir.
Ahlâkî zaafları yüzünden bir Müslüman'dan beklenmeyecek tavırlar sergileyen günümüz insanı için bir zihniyet yenilenmesi şarttır.
Reklam
Halbuki geleneğimizde ahlak, sadece lafı edilen, teorisi yapılan bir şey değil, aynı zamanda tadılan ve yaşanan bir şeydir; esasında bir “kâl” değil, “hâl” ilmidir.
Doğada yine her şeyin ölümlü olduğu gözüküyordu. Bu durumda ölüm bir son muydu? Veya zaman ve mekân dünyasından bir çıkış mıydı?
Kendi varoluş koşullarını bile belirleyemeyen, var olmak için kendi dışında başka bir güce gereksinimi olan varlık dünyası, kendi kendine nasıl yeterli hale gelmişti? Veya bu yeterliliği sağlayan kendine yeter olan bir varlık mı söz konusuydu?
Hayatın her aralarında gittikçe daha çok seçim fırsatına sahip olmak, aslında fark ettiğimizden daha çok kaygı yaratıyor. Seçmek zorunda kalmak bazen iradeleri felç ediyor. Bolluk, seçmeye harcanan mesaiyle yakın insan ilişkilerinden çalıyor. Böylece özgürlüğün köleliğine yakalanmış oluyoruz. Aralarında seçim yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki, insan olmaya ayırdığımız zaman azalıyor. Seçme şansı çok, ama mutluluk az.
Modern uygarlık, "eşyadan yana zengin, zamandan yana yoksul" bireyler üretiyor.
Reklam
Yalnızlık ve kayıtsızlığı aşabilmek için pek çok genç cinselliği kullanır. Bedensel yakınlık kişisel ilişkinin yerine konulmaya çalışılır.
148 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
İnsanoğlu umumiyetle kazanç ve servetinin kaynağının hep kendisi olduğunu zanneder. Oysa Kur'an, bütün rızık ve zenginliğin Allah'tan geldiğinin altını çizmiştir. Cömertliğin kerim olan Allah'ın bir vasfı olduğunu vurgulayarak esasında infaka "Allah'ın verdiğinden vermek" şeklinde bir mana yüklemiştir.
İnfakta bulunurken sahip olduklarımızı kendimizin değil, Allah'ın varlığı olarak bilmemiz gerekir. Çünkü insan malın sahibi değil, emanetçisidir. Her şey kulun tasarrufuna geçici olarak, yani emaneten verilmiştir. Buna göre, emanetçinin ne israf etmeye ne de cimrilik etmeye hakkı vardır.
972 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.