En sevdiğim yazarın bu kitabını çok ama çok merak ediyordum. Kitabın adı neden emanet? Kapaktaki bir konak mı? Yazarın her zamanki gibi fark yaratacağını, klişe bir konu seçmeyeceğini bilerek kitaba başladım ve yanılmadım.
Berhan Dağlıca... Gönül yarası Mevsim... Yaşadıkları o masum aşk ve onlara kurulan bu aşklarına yakışmayacak çirkin, karanlık bir tuzak...
Bağrındaki yarayla, haklı isyanıyla babasına kafa tutan Cihan gerçekleri ne zaman öğrenecek, babasını affedecek mi? Babasını affetmeye zamanı olacak mı? Hikayenin ortasında bu sorularla boğuşurken yazarın notunu gördüm, en son sayfada. İnanın o yazıdan sonra hikaye çok başka bir anlam kazandı gözümde. Kitabı yazıp Berhan Dağlıca'nın hastalığıyla ilgili bir doktor arkadaşıyla konuştuktan sonra kendi eşinin aynı belirtileri göstererek hasta oluşunu anlatmış yazar ve de bu gerçek hayattaki olayın kitabın kaderini nasıl etkilediğini...
Berhan ve Mevsim'in aşkı, özellikle Berhan'ın yaşadıkları hafızamdan silinmeyecek, aksine onları hep hatırlayacağım.
Betimlemeleriyle ve konusuyla harika bir kitap.