Ahmet Ünal

Toplumsal sorunların altını çizmeyen ve biçime ağırlık veren metinler uzun yıllar devre dışı bırakılır edebiyatımızda. Bugünkü edebiyat piyasasında bile, geleneksel/gerçekçi estetik eğilimin taşıyıcısı olan belirli bir yayıncı/edebiyatçı/eleştirmen grubu, yayımlanacak kitapların seçiminde, ödül alacak yapıtların belirlenmesinde önemli rol oynamakta ve edebiyat istedikleri doğrultuda yönlendirmektedirler. Romanda bireycilik ve biçimcilik, neredeyse suç içeren bir estetik davranış olmuştur Türk edebiyatında.
Sayfa 84
Reklam
Heratlı eski üstadların mükemmel ve değişmez kıldığı İslam nakşının portre merakıyla sona erecegini hemen anlayıp isteğinden korkmuş. "Ama herkesten ayrı olduğumu, değişik olduğumu, benzersiz olduğumu hissetmek de istiyordum sanki," dedi. Böylece Şeytan'ın bizi günaha sürükleyeceği zamanlarda olacağı gibi korktuğu şeye doğru güçlü bir isteğin çekimiyle sürüklendiğini hissetmiş. “Nasıl desem, sanki günahkārca bir istekti bu, sanki Allah'a karşı büyüklenmek, kendini önemli bir şey sanmak, dünyanın merkezine kendini yerleştirmek gibiydi."
Sayfa 127Kitabı okudu
Pek çok terim, bugün çekirdeğinden çıkıp daha geniş bir anlam kazanmış olsa bile, her kavram, ilelebet etimolojisine bağımlıdır. Bir terimi oluşturan öz unsurları, çoğu kez, belki de her zaman, daha sonraki anlamlarda da varlığını sürdürür, belki belli belirsiz ama her zaman güçlü, hatta indirgenemez bir tarzda. Kaldı ki yazı, etimoloji desteğine bile gerek kalmadan başka anlamları içine çekmeye eğilimli, kendinden öncekini yutan son derece emperyalist bir etkinliktir.
Sayfa 24

Reader Follow Recommendations

See All
Bazı atlar da var ki, her kırbaçta açılır ruhlarıyla bedenleri arasındaki mesafe. Sen onu kırbaçladıkça ele geçmez olur ruhu. Öylelerinden geriye, cansız bir tay bedeni kalır. Bir de seyisin hafızasında, gururu bir türlü öldürülemeyen bir tayın gurur kıran görüntüsü. Ustalık, bu tür tayları uslandırmakta değil, ona hiç bulaşmamakta saklı. Kırbaç, zaten yola gelecekler için sadece bir bahane.
"Yeni romanın gerçekliği, yansıtma değil, yabancılaştırarak yeniden kurma yoluyla oluşur; bu yol da deneysel biçimcilikten geçer."
Sayfa 39
36 öğeden 31 ile 36 arasındakiler gösteriliyor.