Eveeet.. Çok sevdim ve inceleme yazmak istedim ben bu kıymetli kitaba.
Arka fonda: Fazıl Say insan insan
Öncelikle;
Bu kitabın kapağı çok dikkatimi çekti. Freud’un Buzdağı Topografik kuramından esinlenilmiş olmalı.
Bilinç buz dağının gün yüzünde kalan kısmıdır. Kelime anlamı insanın kendisi ve çevresini tanıma yeteneği olarak tanımlanmaktadır.
Nazım Hikmet Ran , büyük şair.Çeşitli takma isimler kullandı hayatı boyunca.1902 de doğdu. 1914 te daha 12 yaşındayken şiirle tanıştı. Mevlevi bir şair olan dedesi Nazım Paşa nın izinden gitti. İlk şiirini 1918 de yazdı.Serbest şiir ve basamak şiirler denedi.Bu konuda da gördüğüm kadarıyla gayette başarılı oldu.1925 te Komünistlerin tutuklanmasından dolayı
Ahmet Say, kimilerimizin gayet yakından bilip, takip ettiği, birçoğumuzun ise henüz tanışmadığı, pek aşina olmadığımız bir isim ki ben ikinci kategoriye giriyorum. Ve bunun ayıbını tüm kalbimle kabulleniyorum.
"Ağaçlar Çiçekteydi", Ahmet Say'ın otobiyografik ve anı düzleminde kaleme aldığı ancak bunlara paralel olarak dönemin politik,
Yılmaz Özdil'in Adam adlı bu eserinin kapağında Atatürk'ün siması bulunmaktadır. Eserin arka kısmında bulunan yazıda ise memleketimizin hala ayakta durabiliyor olmasının sebebi olarak "adam" ların ortak zihniyeti gösterilmektedir. Eser ilk başta okuyucunun ilgisini çekmekte ve okura " kimmiş bu memleketin kahramanları,
Uzun soluklu bir okuma serüveniydi. İstedim ki yavaş yavaş, sindirerek ilerleyeyim. Her gün bir iki şiir okumaktı planım, ama bunu her zaman uygulayamadım. Kimi zaman çok okudum, kimi zaman da kitaba elimi süremediğim günler oldu. Bunun yanında başka kitaplar da geldi geçti. Bana göre şiir, düz yazı okumaktan çok daha zor. Ama Nazım Hikmet'i hep
Benim için intizarın ın cinsel kimliğinden çok domatesin kilosunun 10₺ olması,doğalgazın %20 zamlanması,alkole gelen %15.5 zam Nevşehir'de çöp arabasın da canlı canlı öldürülen köpekler, devlet tiyatrolarının başına gelenler,Fazıl Say'a uygulanan yasaklar,milli kütüphanenin kapatılması çok daha önemli
Ebru Ince 'in düzenlemiş olduğu etkinlik sayesinde bu sözü, "Mart ayı, Aziz Nesin ayı" na evirmiş bulunuyoruz. Dertse dert, hüzünse hüzün, mizahsa mizah, yergiyse yergi, edebiyatsa edebiyat...Hepsi en sağlamından, temeline kadar!
Ne mutlu ki, bu ay, platformda sağımız, solumuz,
Necip Fazıl Kısakürek' in kitabı https://1000kitap.com/kitap/kitap--334335 ile yapmak istedim.
Çok düşündüm nasıl başlasam ne yazsam... Sonra aklıma geldi, beni çok etkileyen bir kaç satır ile başlamaya karar verdim.
" Boş konuşuyoruz, boş!..
Bütün bir ömür içinde söylediğimiz bir milyon kere bir milyon laf, arayıp da bulamadığımız tek cümle
Ve oratoryo... Nasıl başladı biliyor musunuz? Sahnenin en önündeki bir metronomun vuruşlarıyla başladı. Tam 37 vuruş, 37 can, geldi yüreğimize yerleşti.
Akılla bir konuşmam oldu dün gece
Sana soracaklarım var dedim
Sen ki her bilginin temelisin
Bana yol göstermelisin
Yaşamaktan bezdim ne yapsam
Birkaç yıl daha katlan dedi
Nedir dedim bu yaşamak
Bir düş dedi birkaç görüntü
Evi barkı olmak nedir dedim
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek dedi
Bu zorbalar ne biçim adamlar dedim