Akıl en büyük sermayedir
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde, “Allâhü Teâlâ, yeryüzünde akıldan daha kıymetli bir şey yaratmamıştır. Şüphe yok ki yeryüzünde (kâmil) akıl, kibrît-i ahmerden daha azdır.” buyurmuşlardır. İnsanî fazilet ve edeplerin olmazsa olmazı, Cenâb-ı Hakk’ın, din için asıl, dünya için bir direk mesâbesinde kıldığı akıldır. Zira
ÂHİRETTEKİ EN BÜYÜK ÜZÜNTÜNÜN SEBEBİ
Tâbiîn’den Ebûbekir el-Hüzelî (rah.) şöyle anlattı: Biz, Hasan-ı Basrî’nin (rah.) yanında otururken birisi geldi ve “Az önce falancanın yanında idik, ölüm döşeğinde idi. Ona, kendisini nasıl hissettiğini sorduk. “Vallâhi çok acı çekiyorum. Zannederim âhirete yolculuk vaktim geldi. Fakat şimdi onu bırakalım. Siz söyleyin; şu sandıkta bulunan,
Reklam
İMÂM EBÛ YÛSUF’UN NASİHATLERİ
Abbâsî halifesi Harun Reşîd (rah.), zulme düşmemek için başkâdısı olan İmâm Ebû Yûsuf (rah.) Hazretlerinden, öşür gibi, halktan toplanan mallar hakkındaki dînî esasları beyan eden bir kitap yazmasını istemişti. O da Kitâbü’l-Harâc ismindeki eseri kaleme almıştır. Bu eserin baş tarafında, halifeye bazı nasihatlerde bulunmuştur. Onlardan bazıları
Kurân-ı Kerîm-i Okumanın Fazileti
Fâtır Sûresi’nin 29. âyet-i celîlesinde -meâlen- şöyle buyurulmuştur: “Muhakkak o kimseler ki Allâh’ın kitabını dâimâ okurlar ve namazı dosdoğru kılarlar ve bizim, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden, gizli ve açık infâkta (harcamada) bulunurlar. İşte onlar hiç zevâl bulmayacak, kesâda uğramayacak bir kazanç umarlar.” Peygamberi Efendimiz
ZENGİNLİĞİ VEREN HAZRET-İ ALLAH’TIR -2
Harun Reşid, kadının ikramından ve cömertliğinden fevkalâde hayrette kaldığından bir pusula (not) yazdı ve “Ben, size nispetle daha zenginim. Şu pusula ile çocuğu şehre gönderiniz. Beni bulsun. Hem ben memnun olurum hem de hizmetinizde bulunmak isterim.” deyip ayrıldı. Kadın, pusulayı aldı, pek de mühimsemeyerek bir tarafa bıraktı. Üzerinden beş
ALLÂH’IN RAHMETİNDEN ÜMİDİ KESMEMEK
Sevilen ve istenilen bir şeyin hâsıl olmasını beklerken kalpte bir lezzet ve rahatlama meydana gelir ise buna recâ yani ümit denilir. Mümin, kalp bahçesine saçtığı iman tohumunu, tâat ve ibadet suyu ile sulayıp, etrafını da kötü ahlâk ve nefsânî arzulardan temizlerse, ömrünün sonuna kadar marifet nurunun mahsûlünü hasat eder. Mümin, iman
Reklam
ASHÂB-I BEDİR: SEHL BİN RÂFİ’ (R.A.)
Ensâr’dan ve Hazrec kabilesinin Benî Sa’lebe kolundandır. Süheyl isminde bir de kardeşi olup ikisi de yetim idiler. Es’ad bin Zürâre (r.a.), onların terbiyesiyle alakadar oluyordu. Fahr-i Âlem sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizin satın alarak üzerine Mescid-i Nebevî’yi binâ ettikleri Mirbed denilen arsa, bu kardeşlere ait idi. (Mirbed, hurma
ÂHİRET YURDU MÜTTAKÎLER İÇİNDİR
Kasas Sûresi’nin, “İşte âhiret yurdu. Biz, onu yeryüzünde büyüklenmek ve fesat çıkarmak istemeyen kimselere veririz. Ve âkıbet, müttakîler (Allah’tan korkanlar) içindir.” meâlindeki 83. âyet-i kerîmesi, âhirette selâmet ve saadete kimlerin kavuşacaklarını haber vermektedir. Şöyle tefsir edilmiştir: Allâhü Teâlâ, âhiret âlemindeki selâmet ve
MUHTAÇLARA YARDIM ETMEYENLER
Kur’ân-ı Kerîm’de Mâûn (Eraeytellezî) Sûresi’nde, dini yalanlayan, muhtaçlara yardımdan kaçınan, riyakâr olup sehivkârâne namaz kılan ve son derece cimri bulunan bir şahsın o pek çirkin vaziyeti, ibret alınması için haber verilmektedir. 1. ve 2. âyet-i kerîmeleri şöyle tefsir edilmiştir: “Ey Peygamber-i Zîşân!” veya “Ey akıl sahibi mütefekkir
SALEVÂT-I ŞERÎFE’NİN FAZİLETİ
Her gün Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’e çokça salevât-ı şerîfe okumak, onun şefaatini, Cennet’te komşuluğunu kazandırır. Nitekim hadîs-i şerîfte, “İnsanların kıyamet günü bana en yakın olanları, bana en çok salevât getirenleridir.” ve “Kıyamet gününde havzımın yanına topluluklar gelecek, onları ancak bana çok salevât
Reklam
PEYGAMBER EFENDİMİZİN (S.A.V.) SÛİZANDAN VE TÖHMET ALTINDA KALMAKTAN SAKINDIRMASI Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Ramazân-ı şerîf ayının son on gününde mescitte îtikâfta iken muhtereme hanımlarından Safiyye radıyallâhü anhâ vâlidemiz, onu ziyaret etmişti. Bir saat kadar Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yanında kalıp görüştükten sonra geri dönmek
MÎRAÇTA BAZI KAVİMLERİN HÂLİ
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, Mîraç Gecesi, Cebrâîl aleyhisselâm ile beraber bir kavmin yanından geçtiler. Onlar, kafaları sürekli bir taşla ezilerek azâp olunuyorlardı. Ezildikten sonra başları tekrar eski hâline dönüyor, sonra yine eziliyordu. Hiç aralıksız böyle azâp olunuyorlardı. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Cibrîl-i
171 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.