Karım
Kasa ona emanetti. Patronların güvenini kazanmıştı. Özellikle para konusunda çok titiz, çok dikkatliydiler; başka şeylere fazla karışmazlardı. Üstelik fazladan herhangi bir şey yapmadan kazanmıştı onların güvenini. Olduğu gibi davranmıştı yalnızca, kendi gibi, her zamanki gibi, kimseyi bir şeye inandırmaya, ikna etmeye çalışmadan. Hayatta da böyleydi.
Söz kifâyetsiz kalacaksa susmalı insan, fazladan izâhat lisânen kabahattir.
Reklam
Harbiden lannn
Kola çekirdek yaparken biri gelir nasibidir diye fazladan bardak alan çocuklardık HAKETMEDIK !
İçindeki gerçeği fark ettiği gün, o kadar korkmuştu ki gömüldükleri yerden çıkmasınlar diye üstlerine fazladan toprak atılan ölüler gibi kendi geçeğinin üstüne tonlarca yalan atmıştı. Ve şimdi, yavaş yavaş tırnaklarıyla kazıyordu. Yığdığı yalanları kürekliyordu. Gerçeğe ulaşabilmek için. Kendine ulaşabilmek için...
Onların önüne geçilmez eğilimi, aramaktan çok ezberlemektir. Böylece belleklerine yükledikten o muazzam fazladan ağırlık, onları harcayacakları en hafif kişisel çabadan daha az ürkütür.
Aşk, fazladan bir yük gibi hissettirmemeliydi. Kendinizi bir tüy kadar hafif hissetmenize neden olmalıydı... Sanırım doğru sevilmekle yanlış sevilmek arasındaki fark buydu. Ya kendinizi bir çapaya bağlanmış gibi...ya da uçuyor gibi hissediyordunuz.....
Sayfa 323 - SloaneKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.