Fazlasıyla haklı
❝İnsanın doğruyla eğriyi kendi kendine ayıramayıp, hakeme, yargıca başvurması, adaleti başkalarından beklemesi çirkin bir şey değil midir?❞
Küstahlık haklı nedeni olmayan gururdur. Gurur haklı bir nedene dayandırılabilir ve bilim bu nedenleri fazlasıyla sağlar. Beethoven da öyle, Shakespeare, Michelangelo ve Christopher Wren de. Hawaii'deki, Kanarya Adalarında bulunan devasa teleskopu inşa eden mühendisler de öyle. Devasa radyo teleskoplarını ve güney yarım küreyi gözleyen çok büyük teleskop dizilerini inşa edenler de. Veya yörüngede dolaşan Hubble uzay teleskobunu inşa edenler veya onu uzaya gönderen uzay gemisini yapanlar da. Yerim derinliklerinde, CERN'de gerçekleştirilmiş mühendislik başarıları ve devasa boyutları son derece ufak ölçüm toleranslarıyla birleştirmeler, bana orası gezdirilirken gerçek anlamıyla gözlerimden yaşlar akıttı.
Reklam
Önemli Bulduğum Bazı Kavramlar (Bilmek Ve Olmak adlı kitabımdan alıntıdır) Bir insanın kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için bazı kavramları ve olguları bilmesini zorunlu görüyorum. Bunlardan bazılarını aşağıda açıklıyorum. Özbilinç: özbilinç en genel anlamıyla kişinin kendi duygu düşünce ve davranışlarından haberdar olma halidir.
U Ç U R U M...
İkili ilişkilerin “isteseydi yapardı” farkındalığı ayrı yoruyor insanı nokta yalanla dolanla süren her ilişki, yok olmaya mahkûmdur. İnsan böyle süreçlerde yorulmaktan bile yorulur. Bu saatten sonra yapmanız gereken, kendinize iyi davranmak ve gerçekleri kılçıksız masaya yatırmak. Artık daha fazla kimsenin yolunu gözlemeyi nokta ne yazık ki
" Eğer fazlasıyla hoşgürüsüzsen, haklı dahi olsan, eyleminin başarı şansı yoktur."
Benim haklı çıkmam neye yarar ki!Fazlasıyla haklı çıktım.-Ve bugün iyi gülen son gülen olacaktır.
Sayfa 18 - CAN YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Merhaba kitap dostlarım  bugün GÖKÇEN KAÇAN kalemine aldığı Onsra serisi ilk kitabı Nar ile geldim. Kitabı anlatmak gerekirse kitaba başlarken çok merak ederek başladım yazarın ilk kitabı olmasına rağmen böyle güçlü yazarlarla tanışmış beni çok ama çok mutlu ediyor. Okuduğum çoğu askeri kurgunun aksine gerçekleri birebir yansıtması, mesleğin zorluklarını bizlere göstermeye çalışması da ayrıca takdir edilesi. Kitabı o kadar sevdim ki elimden bırakmak zorunda kaldığım anlarda isyan ettim. Çünkü kitapları sadece Büroda okuyabiliyorum .Aşkı, fedakarlığı, vefayı, dostluğu ve daha bir çok duyguyu okurken fazlasıyla hissettim. Kitabı okurken Alp Arslan çok fazla kızdım kin güttüm çünkü Jülideye o kadar ağır laflar söyledi ki beni çileden çıkardı Sibele bile dedim oda ileride seveceksin dedi nedenleri tranvalari var dedi ve ay haklı çıktı hem üzüldüm hem umarım mutlu olursun dedim hangi ara kalbim buzları eridi anlamadım bile .Melih ise kitapta en en çok sevdiğim karakter olabilir dostluğu kardeşliği sevgisi beni kendine hayran bıraktı Jülide ise bağları bambaşka boyuttaydi. Ali abi ise tam isminin hakkını veriyor Jülide ile abi kardeş gibi sevgileri ve saygılarını okurken hissediyor insan Melihten sonra en çok sevdiğim Ali olabilir kesinlikle .Ah Alp Arslan sana ne diyebilirim ki düşmana zaafını belli edersen ilk listeye onu alırlar biliyorlar ki seni kuracakları yer tek yer orasıdır. Kitap öyle bir yerde bitti ki nefessiz kaldım resmen. Sıcak çatışma yaşanır ken Ömer'in yenge diyeceği üç kişi var ; Vildan Jülide Begüm ! Sizce hangisinin eşi yada sevdiği kadın.
Dokuz YayınlarıKitabı okudu
Damgalı birey, sinmek yerine "el mi yaman ben mi yaman" dercesine hasmane bir tavırla karma temaslara yanaşmaya yeltenebilir ancak bu tutum, ötekilerin bir dizi rahatsız edici karşılık vermesine sebep olabilir. Damgalı bireyin bu iki taktik arasında gelgitler yaşadığı, her an birinden diğerine geçtiği ve böylece olağan yüz yüze
“Ama bak, yolun sonuna doğru haklı çıktı Dostoyevski. ‘Her şeyi fazlasıyla anlamak hastalıktır,’ demiş ya…”
Sayfa 128Kitabı okudu
Ama bak, yolun sonuna doğru haklı çıktı Dostoyevski. "Her şeyi fazlasıyla anlamak hastalıktır."
Reklam
Aşkının hayal gücüyle onu fazlasıyla kutsallaştırmış, bedensel bir yakınlık kuramayacak ölçüde mukaddes ve ruhani kılmıştı. Onu uzaklaştıran ve kendine imkânsız görünmesini sağlayan, aslında Martin’in kendi aşkıydı. Arzu duyduğu tek şeyden, kendini aşkıyla mahrum etmişti. Sonra bunun önemini kavradı; yüreğinin deli gibi çarpmasıyla birlikte başka âlemlerden inmiş bir ruh olmayan, vişne suyuyla dudakları boyanan herhangi bir kadın olan karşısındaki şu kadınla âşıkların oyununu oynamaya cesaret etti. Kendisi bu düşüncenin cüreti ve küstahlığı karşısında titrerken ruhu şarkılar söylüyor, zafer çığlıkları atan aklı onu rahatlatarak haklı olduğuna ikna etmeye çalışıyordu. Evet, Ruth’un masumiyetine, daha önce Martin’in aklına bile getiremeyeceği ölçüdeki saflığına halel gelmemişti; ama öte yandan vişneler onun da dudaklarını boyuyordu. Kendisi evrenin amansız yasalarına nasıl tabiyse, o da tabiydi. Hayatını sürdürmek için yemek yemesi gerekiyordu; ayaklarını ıslatırsa üşütürdü. Ama asıl mesele bu değildi. Ruth, eğer açlığı ve susuzluğu, sıcağı ve soğuğu hissediyorsa, aşkı da hissedebilir, yani bir adama âşık olabilirdi. Eh, Martin de bir adamdı. Neden o adam olmasındı?
Bütün minnetimiz şerefli Türk askerinedir. <3
Vatanımızın düşmanlarıyla dövüşürseniz, Bu bereketli vatan size fazlasıyla öder bedelini; Karılarınızı korumak için çarpışırsanız, Onlar da muzaffer kocalarını şükranla karşılarlar; Bugün düşman kılıçlarından kurtarırsanız çocuklarınızı, Yarın yaşlılığınızda sizinle ödeşir torunlarınız. Öyleyse Tanrı ve haklı davamız uğruna, Açın sancaklarınızı, çekin kılıçlarınızı!
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Batı Avrupa denen toprak parçası üzerinde dünyanın o güne kadar görmediği bir çeşit uygarlık oluşmuştur. üretimi fazlasıyla çoğaltmakta gecikmeyecek olan ve ileri tekniğe dayanan makine uygarlığı ortaya çıkmıştır. haklı olarak bu uygarlığın ve bu çağın ideolojisini yansıtan Francis Bacon bu konuda şunları söylemiştir: "eskilerin bilmediği çok yakın olmakla birlikte köklerini karanlıkta kalan ve daha çok 3 keşifte kendini açıklıkla gösteren buluşların gücünü etkilerini ve sonuçlarını inceleyelim. yani matbaacılık sanatını, barutu ve pusulayı inceleyelim bunların hepsi dünyanın görünüşünü ve koşullarını toptan değiştirmiştir. birincisi edebiyatta, ikincisi askerlik sanatında, üçüncüsü de denizcilikte değişiklik yapmıştır. bu değişiklikleri sayısız başka değişiklik izlemişti. bu keşifler insanlığın işlerine hiçbir imparatorluğun ve hiçbir varlığın yapamadığı etki yapmış olduğunu söyleyebiliriz."
"Kütüphaneyi gösterdi," Ama bak, yolun sonuna doğru haklı çıktı Dostoyevski. 'Her şeyi fazlasıyla anlamak hastalıktır,' demiş ya... Ben de hastalandım işte...
433 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.