Locke Lamora asla unutulmayacak bir karakter. Yalanları da zekası kadar kendisini unutulmayacak kılan en büyük etken. Olağanüstü bir kurguya sahip, oldukça zengin karakter tasvirleri ve bolluğunun yanında dahice kurgulanmış bir olay örgüsü var karşımızda. Olaylar o kadar dozunda yazılmış ki üzerinde çok ince çalışıldığı belli. Kitaptaki bir
Dördüncü kitap üçüncüsü kadar aşırı tekrar ve betimlemeye yer vermemesine rağmen gene ortalama 650 sayfadan oluşuyor. Dördüncü kitap olayların akışı yönünden hikayeyi toparlayıp içine girmenizi sağlıyor. Yazar, betimlemelerden ve tekrarlardan uzaklaştıkça kitabın ve hikayenin ne kadar güzel olduğunu anladım.
Daha önce "bir ada hikayesi dörtlemesini" de okumuştum. O da tek hikaye, dört kitaptı ama Ince Memed kadar abartılı tasvirler ve tekrarlar yoktu. Ince Memed'i okuyunca Selçuklu ve Osmanlı yönetimi altında anadolu insanının yüzyıllar içinde nasıl ezildiğini, sindirildiğini ve susturulduğunu daha net görmüş oldum. Bir de şunu iyice anladım ki Anadolu insanı güce tapıyor. Haklı ya da haksız farketmez güce tapıyor. Bizler birey değil lider toplumuyuz. Birini seçip onun etrafında toplanmak, onun sözlerini kanun kabul etmek daha cok hoşumuza gidiyor. Fazlasıyla uzun ve zor bir roman serisi. Gerçekten sabır istiyor ama herşeye karşın mutlaka okunması gereken bir yapıt...
İnce Memed 4Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202116.1k okunma
Yeraltı Demiryolu'nun piyasaya sürülmesiyle ünlenmesi bir oldu. Eleştirmenlerden tam not üstüne tam notlar, okurlardan okuduklarını beğenenlerin büyük çoğunluğu derken deli gibi ödüller de yağmaya başladı Yeraltı Demiryolu'na. Bu yüzden Colson Whitehead, Amerika'nın yükselen yıldızı olarak görüldü 2016 yılında. Hakkını da vermek lazım. Toplumun
Kaliteli kitaplar size ilham verir. Bir kitabın sizde bıraktığı etki çok önemlidir, seversiniz ya da nefret edersiniz; fakat eser belli bir kalitenin üzerindeyse, ilham kaynağı oluverir. "Çağrı" (Neden bu alakasız çeviriler?) uzun zamandır, hatta çok uzun zamandır ertelediğim bir Stephen King romanıydı. Belki de sahafta bulduğum baskının
Son 20 sayfasında gözyaşlarımı tutamadım, o kadar iyiydi ve o kadar beklenmedik bir sondu ki... Şok ve acı içerisinde okudum hiç bitmesini istemediğim bir kitap ve tabiki başucu kitaplarımdan biri oldu. Bir kitap insanı hem güldürür hem ağlatabilir mi? Bu kitapta tüm hisleri yaşayacak olmanız kesin. Ah Anna... düşündükçe hüzünlendiğim, kıyamadığım, bağrıma basmak istediğim en içten en masum kardeş, karakter oldun️ Anna ablası Kate için umut kaynağı olan bir kız çünkü ablası nadiren rastlanılan ve tedavisi zor olan bir lösemi hastası. 13 yaşına kadar ablası için vücudundan her türlü yardımı yapıyor ta ki 13 yaşında artık tedavinin en zor aşamasında hayatından büyük fedakarlıklar yapması gerektirecek o kararı alması gerektiği zaman tıbbi hakları kendi elinde bulundurması için ailesine dava açana kadar. Anlatılanların, yapılanların aslında hiç beklenmedik bir şekilde gelişeceğini görüyorsunuz. Bu zamana kadar böyle bir kitap okumamıştım, çok çok sevdim iyi ki okumuşum. Fazlasıyla akıcı, zorlamayan, ağlatırken güldüren, fazlasıyla düşündürüp empati yaptırabilen ve tabiki içindeki konuşmalarla verilen bilgilerle aslında baya bir araştırmanın sonucu yazılmış olan bu eseri okumanızı #tavsiyeederim. Bu kitapta herkes haklı. Nasıl mı? Okuyup görün. Ve kendinizi ters köşe olmaya hazırlayın
