“İnsan ya geleneklere karşı koyup açık ve cesur yaşamalı, yahut da, inandığı bazı kıymetler varsa, onlar için fedakarlık yapmalı. En çirkin şey ikisine birden sahip çıkan mürailiktir.”
Sayfa 269 - Ötüken Neşriyat YayınlarıKitabı okudu
Fedakârlık karşılıklı olmalı biri 'feda' ederken diğeri 'kâr' ediyorsa buna ticaret denir.
Reklam
"İnsanlar fedakarlık yapmış gibi davranır, ancak böyle bir durum, en amiyane tabirle yoktur ve hiç var olmamıştır. Bir insan sık sık, dürüstçe kendini yalnızca ve yalnızca bir başkası için feda ettiğini düşünür, ama aldanır; temel dürtüsü, doğası ve eğitiminin gereğini yerine getirmek ve böylece ruhu için huzur sağlamaktır."
·
Not rated
Bozkurtların Ölümü
Bozkurtların Ölümü, Nihal Atsız'ın 1946'da yayımlanan önemli bir romanıdır. Bu eser, Göktürkler döneminde geçen bir hikaye anlatır ve Türklerin bağımsızlık mücadelesini epik bir dille işler. Atsız, romanında kahramanlık, fedakârlık ve milliyetçilik temalarını derinlemesine ele alır. Kitap, okurları eski Türklerin yaşamına, inançlarına ve savaşlarına götürerek, tarihsel bir yolculuğa çıkarır. Atsız'ın akıcı ve etkileyici anlatımı, okuyucuyu tarihin derinliklerine çeker. Karakterlerin güçlü ve kararlı duruşları, okuyucuda derin bir hayranlık uyandırır. Özellikle Bozkurt efsanesi ve Türklerin yeniden dirilişi teması, kitabın merkezinde yer alır. Öğrenciler için Bozkurtların Ölümü, tarih ve edebiyatı bir araya getiren etkileyici bir roman olarak değerlendirilebilir. Türk kültürü ve tarihine ilgi duyanlar için eşsiz bir okuma deneyimi sunar. Atsız'ın sade ve anlaşılır dili, öğrencilerin tarih bilincini geliştirmelerine yardımcı olur.
Bozkurtların Ölümü
Bozkurtların ÖlümüHüseyin Nihal Atsız · İrfan Yayınevi · 19973,224 okunma
Millet ve memleket uğrunda gösterilen fedakârlık ve sadakat hiç boşa gider miydi sahi?
Bir topluluktan ortak ülküyü kaldırın, insanların hayvanlaştığını görürsünüz. Ortak düşünce olmayan toplulukta, herkes, yalnız kendi çıkar ve zevkini düşünür. Böyle bir toplulukta fedakârlık, saygı, nezaket kalmaz. Bencillik, kabalık, rüşvet, iltimas ve namussuzluğun türlüsü alır yürür. Maddîleşmiş bir insan vatan için ölür mü?
Reklam
Görüyorsun ya, fedakârlık, feragat denilen şeylere herkesi inandırmak pek kolay işler değil!"
Sayfa 117Kitabı okudu
Çalışmaksa yavaş yavaş ölmektir. Bu daha çok fiziksel bir tükeniş olarak algılanmaktadır. Oysa bunu başka bir şekilde algılamak gerekir. Emek (çalışma) "yaşamın sürdürülmesi"ne karşı koyan bir tür ölüm değildir. Bu olsa olsa idealist bir bakış açısı olabilir. Çalışma yavaş bir ölümün vahşi bir ölüme karşı koymasıdır. Bu simgesel gerçekliktir. Bu anlamda emek, kurban etme düzeninde anında gerçekleşen ölüme karşı geciktirilen bir ölümle karşı koymadır. Bu "emek (ya da kültür) yaşamın tersidir" türünden "devrimci" ya da tutucu bir bakış açısına emeğin tek alternatifinin boş zaman ya da çalışma-sayılmayan değil fedakarlık (kurban olma) olduğu savıyla karşı çıkılmalıdır.
Sayfa 78 - Üretimin Sonu/KindleKitabı okuyor
Fark ettin mi, demişti Bo Woody Allen'ın Kocalar ve Karılan filmini seyrettiğimizde, Allen'ın pek çok ana kadın bilhassa Mia Farrow'un oynadığı kadınların en önemli özelli herkese bariz bir özen, bariz bir fedakârlık göstermeleridir, Wo ody Allen'ın kadınları hep iyi şeyler olsun isteyen, sorunları çö zen, asla seslerini yükseltmeyen, başkaları seslerini yükseltip sinirlendiğinde de buna uysalca katlanan kadınlardır, bu kadın- ların kendilerini değil başkalarını düşündüğü aşikardır, onlara karşı çıkmak, onlardan farklı düşünmek zordur çünkü yumu- şak başlı ve iyidirler, ayrıca bu kadınlar çoğunlukla istediklerini alırlar. Bu kadınlar genellikle amaçlarına ulaşırlar, şaşırtıcı bir şekilde yerine gelir istekleri, gelmeye de devam eder. O, bu ka- dınların özenli davranma kisvesi altında verimli olduğu kadar kadınca da olan bir iktidar dili geliştirdiğine inanıyordu. (Miras 208s
1,000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.