Sevgi bağımlılığı bir noktada fedakarlığı da beraberinde getirecektir.Kendini feda ederek ,hem başkalarının nazarında hem de kendi iç dünyasında kişinin “sevgi” ihtiyacını onaylama arzusudur fedakarlık.Fedakarlıklarda bulunarak sevilebilir biri olduğunu önce kendine onaylatır kişi. Karşılığında nankörlük gördüğündeyse değeri bilinmeyen gizli ve kıymetli bir kahramana dönüşür yine kendi nazarında. Nankörlük eden herkes aşağılık,kendi mağdur ama sevilmeye layık bir kahramandır artık. Sevgide fedakarlık yoktur. Ne fedakarlık beklentisi söz konusudur sevgide ne de fedakarlık gösterileri.
Haketmeyen için fedakarlık yapmayın. Göreceğiniz tek şey nankörlük olur. Allah kimseyi; yanlışı savunacak kadar cahil, doğruyu inkar edecek kadar da nankör yapmasın. İnsanoğlu o kadar nankördür ki; yaratanı unutuyorken, yaratılanı unutmasına şaşırmamak lazım.
Efendiler! Diyebilirimkibugünküfelaketvesefaletinbais-iyegânesibuhakikatin (köylümilletinefendisidir) gafilibulunmuşolmamızdır. Filhakika yedi asırdan beri cihanın muhtelif aktarına sevk ederek, kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi asırdan beri emeklerini ellerinden alıp israf eylediğimiz ve buna mukabil daima tahkir ve tezlil ile mukabele ettiğimiz ve bunca fedakârlık ve ihsanlarına karşı nankörlük, küstahlık, cebbarlıkla uşak menzilesine indirmek istediğimiz bu sahib-i aslinin huzurunda bugün kemal-i hicap ve ihtiramla vaz-ı hakikimizi alalım.
Atatürk'ün demokratik devrimde köylünün konumunu ve rolünü çok güzel açıklayan şu sözleri, hem ideolojik tavrını yansıtır,
hem de yürektendir:
"Türkiya'nın hakiki sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür (Şiddetli ve sürekli alkışlar). O halde, herkesten daha
çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür
(Sürekli alkışlar). Dolayısıyla Türkiya Büyük Millet Meclisi hükümetinin iktisadi siyaseti bu asli gayeyi elde etmeye yöneliktir.
(...)
Hakikaten yedi asırdan beri cihanın muhtelif taraflarına sevk
ederek, kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi asırdan beri emeklerini ellerinden alıp israf eylediğimiz ve buna karşılık daima hakaret ve aşağılama ile mukabele ettiğimiz ve bunca fedakârlık ve ihsanlarına karşı nankörlük, küstahlık ve cabbarlıkla uşak menzilesine indirmek istediğimiz bu asli sahibin huzurunda bugün büyük bir hicap ve
ihtiramla hakiki vaziyetimizi alalım (Şiddetli alkışlar)."