Duygu çatışmalı bilim-kurgu
Kitabın konusu, içeriği ne kadar ilgimi çekse de kurgu olması önyargı oluşturabilir sizde. (Bende de olduğu gibi). Zaten önyargılarımız yüzünden değil mi bir çok şeyi kaçırmamız. Neyse ki bu defa bu kitabı kaçırmadım.
Yavaş yavaş okumak daha keyifli geldi bana. Mantık ve duygu çatışması yaşadım okurken. Yapay bilinçler, yapay dünyalar, ölmeyen-bitmeyen aşk, felsefe ve sayamadığım bir çok konu içeriyor kitap. Para ve siyasetin olmadığı bir yaşam ayrıca.
Evrende milyon yıl geçmişi ve milyon yıl geleceği görmek bir kez daha hayatımın çok önemsiz olduğu gerçeğiyle yüzleştirdi. Kitabın devamı gelecek sinyalleri de ayrıca mutlu etti.
Yazar kitapta ele aldığı konuyu açığa kavuşturmaktan ziyade bilimin penceresinden tanrının varlığına ve evrenin anlaşılmasına olanak sağlamıştır. Yani teolojik açıdan tanrının evren üzerindeki yansımalarını bilimin ortaya sunduğu verilere dayandırarak olasılıklar dahilinde ortaya koymuştur. Bu bağlamda evreni anlamdırmada hem epistomoloji hem de ontoloji açısından veriler sunmuştur. Bunun gibi birçok veriler yazarın ortaya koymak istediği bilim ve din bütünlüğünü kavramamızı kolaylaştırmasına rağmen din konusundaki kaynaklarının kitapta biraz daha pasif kalması bir okur olarak beni pek fazla tatmin etmedi. Konuların ele alınışı ve bir bütünlük içerisinde ilerleyişi sayesinde işlenen konu bulanık bir hale gelmedi ancak bilimsel verilere destek sağlayacak kaynakların yeterli olmayışı -özellikle de evrensel yasalar hakkında bilgi birikimi olmayan bir okur için- ve bunun üzerine de teolojik açıdan örneklerin sıklığının az olması kafa da oluşturulmak istenen şablonda boşluklar olmasına sebep oluyor.
1932 yılında yayınlanmış ve 600 yıl sonrasını hayal ederek oluşturulmuş, toplumsal istikrar ve barış arayışı içinde gerçek duygulardan yoksun kalmış bir distopik dünya tasavvurunun anlatıldığı bir roman. Romanın içeriğindeki fikrin, felsefenin gerçekleştiğinde oluşturacağı dünyaya geçmeden önce yazar hakkında konuşmayı faydalı buluyorum. Huxley
Adam Fawer'in okuduğum ilk kitabı oldu olasılıksız. Bilimde hiç bu kadar heyecanlı olmamıştı.Kimya, fizik, matematik, felsefe... ne ararsanız var kitapta.Bu arada sakın gözünüz korkmasın, Adam Fawer bize her şeyi kavranacak düzeyde vermiş. Bilim kurgu ve aksiyonun fazlasıyla fantastiğe kaydığı bu roman gerçeklikle hayal dünyası arasında çok büyük bir bağlantı kurmamızı sağlayacak. Daha önce olasılıkların bu kadar hayatımızı etkileyebileceğini hiç düşünmemiştim. Şimdiye kadar hissettiğiniz bütün "dejavu"ları teker teker önünüze serecek türde bir roman. Beni bambaşka bir dünyaya davet eden bu kitap unutulmaz kitaplarımın arasına girmeyi başardı. Kesinlikle çok sürükleyici bir kitap.Mutlaka ama mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Özellikle de her şeyin en büyük olasılıkla gerçekleştiğini aslında hiçbir şeyin rastlantısal olmadığını anladım....Hayatım boyunca beni en çok etkileyen sınırlı kitaplardan biri oldu. Etkisinden uzun bir süre çıkamadım....
229 syf.
·
Not rated
Aristoteles (MÖ 384-323),Antik Yunan’ın en önemli filozoflarından biridir. Platon’un öğrencisidir. Büyük İskender’in öğretmeni, Lykeion Okulu’nun kurucusudur. Orta Çağ’da Musevi, Hristiyan ve Müslüman düşünürleri etkilemiş, etkisi Rönesans, Reform ve Aydınlanma dönemine kadar yayılmıştır. Biyoloji, fizik, kimya, psikoloji, etik, mantık, metafizik,
Bugünkü kitabımız; varoluşçu felsefe alanında çalışmalar yapan Maurice Merleau- Ponty’nin radyo sohbetlerinden oluşan yetmiş iki sayfalık bir sorgulama kitabı.
Bilim, dünya, insan, sanat, algı gibi konuların üzerinde durularak 7 bölümde okuyucuya aktarılan bu kitap; çok kısa ama bir o kadar da dopdolu..
Ponty akılcılığa karşı algıya, duyularımıza hakkını vermeye çalışan bir filozof.İçinde bulunduğumuz bu kültürel dünyaya “algı” üzerinden nasıl sıkı sıkıya bağlı olduğumuzu; bilimsellikten uzak algılama ve bilincin üzerinde durarak, gerçeklik, öz ve yansıma üzerine kurulan savları felsefi üslubuyla açıklamış.
