136 syf.
·
Not rated
HAWKİNG VE EVREN
Ünlü fizikçi Stephen W. Hawking'i tanımayan neredeyse yok. Sandalyeye bağlı, fiziksel engelli olduğu halde büyük başarılarıyla örnek olmuş biri. Yıllar önce motor nöron hastalığı teşhisi koyulmuş ve iki buçuk yıl sonra öleceği söylenmiş anca kırk beş yıl yaşayan adamdır Hawking. Ve bunu belirtirken şöyle der "Hadi ikiyi anladım da buçuk
Aforizmalar
AforizmalarStephen W. Hawking · Zeplin Kitap · 2018554 okunma
520 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 8 days
1000 Yıllık Ansiklopedi...
Türk edebiyatının yazılı ilk eserlerinden biri olan Kutadgu Bilig 11. Yüzyılda Yusuf – Has Hacib – adında bir kişi tarafından on sekiz ayda 6645 beyit olarak yazılmıştır. Kutadgu Bilig ismi “Mutluluk veren bilgi” olarak günümüze çevirmek mümkündür. Eser yazıldıktan sonra Hakan Buğra Han’a sunuldu, hakanın eseri beğenmesinden sonra Yusuf mabeyinci
Kutadgu Bilig
Kutadgu BiligYusuf Has Hacip · İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,583 okunma
Reklam
576 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 9 days
Eco ile çıktığım ilk yolculuk kitabı olması nedeniyle kitaba başlarken bazı yorumlardan etkilendiğim için hafif bir ön yargım vardı. Ama hem roman olması hem de arka planında bu kadar bilgi ve kültür birikimi olması bende tam anlamıyla bir doygunluk yarattı ve Eco'ya duyduğum saygı bir o kadar da arttı. Öncelikle kitabı okuması pek kolay değil
Önceki Günün Adası
Önceki Günün AdasıUmberto Eco · Can Yayınları · 2017404 okunma
Bugün artık kutsallaştırdığı uzvî yapının sakat sinirleriyle kıvranan nesli tedavi için, tam hastalığın bulunduğu yerden işe başlamak lâzım geliyor. Uzviyetten ilme, ilimden felsefeye, felsefeden sanata ve ahlâka ve nihayet dine yükselmemiz lâzımdır. Böyle adım adım yürüyüş, hasta, hem de şaşkın bir nesli Allah’a götüren yolda yenjden canlandırabilir. Bu iş bir maarif işidir ve bir neslin kurtuluşunu ancak maarifinin yükselmesinde aramak lâzımdır.
Sayfa 29
der ki: "O bedbahtlar, bazı ehl-i imanın -imanları beraber olduğu halde- ve bir kısım ehl-i ilmin -âhireti tam bildikleri halde- onlara iltihak delâletiyle, bilerek ve severek hayat-ı dünyeviyeyi dine ve âhirete, yani elması tanıdığı ve bulduğu halde beş paralık şişeyi ona tercih etmek gibi; sefahet-i hayatı, dinî hissiyata muannidane tercih edip dinsizlik ile iftihar ederler." Bu cümlenin bu asra bir hususiyeti var. Çünkü hiçbir asır böyle bir tarzı göstermemiş. Sair asırlarda o ehl-i dalalet âhireti bilmiyor ve inkâr ediyor. Elması elmas bilmiyor, dünyayı tercih ediyor. Ve ikinci cümlesi olan وَ يَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ ile der ki: "O bedbahtların dalaleti, muhabbet-i hayattan ve temerrüdden neş'et ettiği için kendi halleri ile durmuyorlar, tecavüz ediyorlar. Bildikleri ve onun ile ecdadları bağlı olan dine adâvetkârane, menbalarını kurutmak ve esasatını bozmak ve kapılarını ve yollarını kapatmak istiyorlar." Ve üçüncü cümlesi olan وَ يَبْغُونَهَا عِوَجًا ile der ki: "Onların dalaleti fenden, felsefeden geldiği için acib bir gurur ve garib bir firavunluk ve dehşetli bir enaniyet onlara verip nefislerini öyle şımartmış ki kâinatı idare eden İlahî kanunların şuâlarını ve insan âleminde o hakaikin düsturlarını süflî hevesatlarına ve müştehiyatlarına müsait görmediklerinden (hâşâ! hâşâ!) eğri, yanlış, noksan bulmak istiyorlar."
Sayfa 107 - Envar NeşriyatKitabı okudu
"- Sayın Kutlu bu macera kelimesi kelimesine 'Uzun Hikaye' adlı kitabınızda yer alıyor. Ancak oradaki fotoğrafçının adı Selami. Böyle bir tekrara düşerek yazdığınız metni bozduğunuzu düşünmüyor musunuz? - Yoo!. Olur böyle şeyler. - Nasıl olur? - Benim kahramanlar laf dinlemiyor. Bazen böyle kılık değiştirip yazdığım kitaba sızıyorlar. - Bu izah yeterli değil. Hikâyeyi zedeliyor. - Elbette. Ama siz şu sanat denilen şeyi fazla ciddiye alıyorsunuz. - Almayayım mı? - Alın ama ölçüyü kaçırmayın. - Nasıl yani? - Sanat da tıpkı şu yalan dünya gibi bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Uydurma bir şey. Kendinizi fazla kaptırmayın. - Olmadı Sayın Kutlu. Sanatı bu kadar küçümsemeyin. - Küçümsemiyorum. Eğer inanıyorsak sanat hakikate giden yolda bize yardımcı olur. Kalbimizi açar, bizi merhamet ve şefkat sahibi kılar. Kâinatın kitabını, yani temaşayı öğretir. Güzelliğin farkına varırız. - Bunlar az şey mi? - Değil tabi. Ancak sanattan felsefeden dine diye bir tasnif yapılmış. - Yanlış mı? - Hayır. Felsefe ile sanatın yerini değiştirsek daha iyi, bana uyar. - Felsefe ne yapıyor? - Felsefe bize tefekkür etmeyi öğretir. Onunla iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmayı öğreniriz. Kur'an-ı Kerim' de 'Düşünmez misiniz, akletmez misiniz?' vurguları çok yapılır. Son durak dindir. - Sizce din nedir? - Din eşyanın hakikatına, hayatın mânasına vâkıf olmak. Hakk'ın rızasını kazanmak. Ona göre yaşamak. Din teslimiyet, Cenab-ı Hakk'a kul olmaktır. Din Âmentü'ye inanmaktır. O zaman bu sorular cevap bulur, karanlıklar aydınlanır. Bak yine hikâyeyi bırakıp vaaza başladık. Bu benim işim değil, bana bu sorularla gelmeyin."
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
171 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.