Eğer bir şeyi sadece
nasıl hissettiğinize dayanarak yaparsanız, bu
hiçbir biçimde iyi bir eylem olmaz.
Karar akla dayanmalıdır, nasıl hissederseniz
hissedin size ödevinizin ne olduğunu söyleyen
akla.
KantKitabı okuyor
Çoğu filozof gibi o da zamanını gerçeklikle ilişkimizi anlamaya çalışmakla geçirdi.
KantKitabı okuyor
İnsanlığın zincire vurulmuş olduğundan şikayet eden ve birini bir şey yapmaya zorlamanın başka türde bir özgürlük olduğunu ima eden Rousseau'nun düşünceleri bir parça tekinsizdir gerçekten de.
Genel İrade, toplum içinde bencilce düşünen her kişi için değil, tüm toplum için iyi olan, herkesin istemek zorunda olduğu şeydir.
Genel İrade, bütün topluluk ve bütün devlet için en iyi olan şeydir.
Toplum Sözleşmesi başlıklı kitabının başında, "insan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur" der.
RousseauKitabı okuyor
Bir doğa yasası, "kimse öldükten sonra dirilmez," "heykeller asla konuşmaz"
ya da "kimse su üzerinde yürüyemez" gibi bir şeydir.
Hume'un felsefesinin büyük bir kısmı, inançlarımıza desteklemek için verebileceğimiz türden kanıtlara odaklanıyordu.
Hiçbir tasarım daha az kötülük kullanarak daha fazla iyilik üretemezdi.
Eğer dünyayı siz tasarlamış olsanız, şu anki
gibi mi yapardınız?
Sevgili bayım, niye şaşırdınız acep
Oralardayım halbuki hep
Ağaç da var olur elbette
Ben onu gördükçe
Bendeniz Tanrı içten sevgilerimle.
Bir zamanlar bir adam şöyle demişti:
"Kimse yokken Ouad'da
Bu ağaç hala varsa
Şaşıp kalmalı buna ·
Tanrı mutlaka.''
Berkeley, bu tuhaf görüşünü, Latince Esse est
percipi -"Var olmak algılanmaktır"- ifadesiyle
özetliyordu.
Gerçek nesneler renksizdir.