752 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
752 sayfalık bu eser, Orta Çağ'daki Soyluların kendilerine gördükleri tüm hakları Tanrı'ya, İsa'ya ve Kilise'ye bağlamaları ve Kilisenin bu davranışları onaylamasını, köle ticareti ve kendilerinden olmayanı kafir ve lanetli ilan etmelerini okurken, Barselona'nın en ücra köşesine yolculuk yaptırıp, ö dönemin karanlık sokaklarında nefesimi tutarak
Deniz Katedrali
Deniz KatedraliIldefonso Falcones · Pegasus Yayınları · 2009188 okunma
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 saatte okudu
Michael kohlhaas yaşadığı dönem olan derebeylik Almanyasında, at yetiştirerek ticaret yapan bir tüccardır. Yaşadığı feodal dönemde uğradığı haksızlığa karşı savaş vererek, adaletin tesisini sağlamış ve bu uğurda kendi canından da olmuştur. Topluma sağladığı en büyük katkı, hakkınızı sonuna kadar arayın ve bu uğurda geri adım atmayın şeklinde özetlenebilir. 1800 lerde yazılan roman farklı senaryolarla film haline getirilmiştir.
Michael Kohlhaas
Michael KohlhaasHeinrich Von Kleist · Can Yayınları · 2017823 okunma
Reklam
"Feodal düzenden kapitalizme geçişin derebeylik iktidarları yerine tüccarların iktidarının geçmesinden ibaret olduğunu belli ölçülerle saptadık."
Sayfa 55 - Dost KitabeviKitabı okudu
662 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 saatte okudu
Yazarın artık son kitabına geldim bu da bittiğine göre tabi. Gene kendisinin harika betimlemeleriyle beraber bir hesaplaşma kitabı olduğunu belirtelim. Akçasazın Ağaları serisinin de 2 numaralı kitabıdır bu eser. Demirciler Çarşısı Cinayeti kitabıyla çok daha evvelden tanışmıştık, sonra bu kitap yazılmıştı. Anavarsa adında bir 3 numara planlanmış
Yusufçuk Yusuf
Yusufçuk YusufYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20191,148 okunma
·
Puan vermedi
Vişne Bahçesi, Anton Çehov'un yazdığı son yapıtı olmakla birlikte, ilk kez 17 Ocak 1904 tarihinde Moskova'daki Moskova Sanat Tiyatrosu'nda, Constantin Stanislavski yönetmenliğinde sahnelenmiştir. Çehov, serf olarak adlandırılan derebeylik kölelerinin özgürlüklerini kazanmalarının ardından çöküşe geçen aristokrasiyle, zenginleşen
Vişne Bahçesi
Vişne BahçesiAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201615,7bin okunma
'Az gelişmiş' toplumda devrim, sınıfsal tabanını bulamadığından, 'merkeziyetçi bürokrasi diktasına' dönüşüyor; bu diktalar, tarihsel misyonlarına ihanet etmek istemiyorlarsa, sınıfsal tabanlarını ‘yaratmak', bu sınıfsal tabana denk düşen kültürel/üstyapısal dönüşümü sağlamak zorundadırlar. Sözgelişi Çin, buna güzel bir örnek: Harıl harıl endüstrileşmek isterken, gerçekte rejimin tabanını oluşturacak proletaryayı yaratmaya, 'kültür devrimi'yle de, ülkenin kültürel ortamıni derebeylik (mandarin) üstyapısından arındırmaya uğraşmaktadır. Mustafa Kemal ulusal demokratik bir devrim yaptı, bu devrimin sınıfsal tabanı ulusal burjuvazidir, onun içindir ki, Anadolu İhtilâli bir yandan ulusal burjuvazi yaratmak peşine düşmüş, bir yandan 'Atatürk Devrimleriyle' kültürel ortamı feodal ümmet üstyapısından arındırmaya çabalamıştır. Sonraları 'kültür devrimine' (başka deyişle 'Atatürk Devrimlerine') ağırlık verilmesi, iktidardan hoşlanan merkeziyetçi bürokrasinin, yarattığı burjuvaziyi de denetim altında tutmak istemesinden kaynaklanıyor ki, bu devrimin ikinci aşamasıdır, İnönü dönemi.
Reklam
752 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
14. yüzyılın başlarında Avrupa Devletleri, henüz siyasi birliklerini tamamlayamamıştı. Özellikle Batı Avrupa’da derebeylik (feodalite) rejimi hüküm sürmekteydi. Yahudilere karşı katı bir düşmanlık anlayışı vardı. Müslümanlar dahi kafir olarak görülüyordu. Ortaçağ Avrupası’nda kendi insanlarına dahi en acımasız kurallar reva görülüyordu. Engizisyon
Deniz Katedrali
Deniz KatedraliIldefonso Falcones · Pegasus Yayınları · 2009188 okunma
Feodal:Derebeylik
Üzerinde yaşayanlarla birlikte toprakların derebeyine ait olduğu, elde edilen ürünün bir kısmının kendisine verildiği, buna karşılık onun da toprağı üzerinde yaşayan insanların güvenliğini sağladığı ortaçağdaki toprak düzeni.
Feodalizm, Giuseppe Albertoni:
“Feodalizm” terimi tarihi ve hukuki açıdan, erken ortaçağda ortaya çıkmış olan bir kurumun geneli için kullanılır; Frank vasal sisteminden itibaren Roma, Germen ve Kelt hukuki ve askeri geleneklerini bir araya getiren, askeri nitelikte bir “hizmet” şekli gelişir. Vasal sistemi, geçici bir mülkün (beneficium/feudum) bahşedilmesiyle, desteklenmesiyle tamamlanır. Vasallık, Karolenj döneminde güçlüler arasında bir bağ olarak kullanılır ve duruma göre güçlerin ya birliğine ya da parçalanmasına neden olur. (Sayfa: 211) * Yanlış Anlamalara Açık bir Kelime olarak Feodalizm * Ortaçağda bilinmeyen “feodalizm” terimi XVII ve XVIII. yüzyıldan itibaren, ortaçağ kaynaklı bir kelime olan ve günümüzde, çiftçiler için genelde ağır şartlar yaratan, belli yetki alanlarına ve ekonomik gelirlere sahip mülk anlamına gelen feudumla ilgili derebeylik hakları için kullanılmaya başlanır. Fransız devrimciler 1789’da “feodal rejim”i fesheden bir kararname yayımladıklarında bu “feodal haklan” hedef alırlar ve “feodal rejim” terimi kısa sürede Anelen Regime’e (eski düzen) ait toplumsal sisteminin tamamı için kullanılır hale gelir. Feodalizm terimi bu şekilde tarihi-hukuki sözlükten çıkarak siyasi sözlüğe ve resmi söyleme girer ve buradan da, giderek her türlü kötülük anlamına gelen jenerik bir terim halini alır. Gustave Flaubert’in (18211880) Yerleşik Düşünceler Sözlüğü’nde feodalizm, “insanın doğru dürüst fikir sahibi olmadan saldırdığı” bir kavram olarak tanımlanır.'' (Sayfa: 212) *
Umberto Eco
Umberto Eco
Ortaçağ 1
Ortaçağ 1
Leyla Tonguç Basmacı
Leyla Tonguç Basmacı
Yerleşik Düşünceler Sözlüğü
Yerleşik Düşünceler Sözlüğü
Gustave Flaubert
Gustave Flaubert
Halbuki "Nizamı Cedid" askerinin çoğalması, Yeniçerilerin rekabet, adavet ve endişelerini arttırıyordu. Rumelinde dahi muntazam bir asker ihdas edilecek olursa, Yeniçeri ocağının söndürülmek ihtimali gayrivarit değildi. Bu takdirde, Yeniçerilerin ve onlarla manevi ve maddi alakaları olan bir kısım ahalinin menfaatleri muhtel olacaktı: Osmanlı Devletinin merkezi kuvvetini arttıracak olan munzatam ve muti bir askeri heyet Rumelinde teessüs edecek olursa, buralarda bulunan ve adeta Feodal Beyler gibi merkezi hiçe sayarak, kendi emel ve menfaatlerine göre harekete alışmış olan "mütegallibe" lerin te hoşlarına gitmiyordu. O zamanlar şöhret kazanan Rumeli mütegallibelernden, Vidinde Pasban Oğlu, Rusçukta Teresenik Oğlu, Edirnede Dağdeviren Oğlu gibi Derebeylik özentileri, Nizamı Cedidin Rumeliye sirayetinden başlarına bela gelebileceğini anlıyorlardı. İstanbulda ulema, vüzera, tüccar ve esnefın bir kısmile Fenerli Rum Beylerin Yeniçerilerle, açıktan itiraf olunamıyacak bir hayli rabıtaları vardı; Yeniçeriliğin zevali bunların da işine gelmiyordu. Fakat bu anda, Padişahı en çok meşgul eden, Rumeli vaziyeti idi.
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
İstanbul'a gelişimizin öyküsüne geçmek sırası gelmiş olmakla birlikte sözünü ettiğim Kemalist ilericilik konusunda anlamsız bir laf ilericiliği yanlısı olmadığımı belirtmek için sözünü ettiğim dönemden 50 yıl sonra ilk kez Kıbrıs'a gidişimle ilgili bir iki anıma değinmek isterim. 1969-70 sıralarında Fethi Naci'nin "100
Sayfa 39 - GİRİŞ Gençlik Yılları - Niçin ve Neyi Yazıyorum? 1Kitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.