İstanbul'a gelişimizin öyküsüne geçmek sırası gelmiş olmakla birlikte sözünü ettiğim Kemalist ilericilik konusunda anlamsız bir laf ilericiliği yanlısı olmadığımı belirtmek için sözünü ettiğim dönemden 50 yıl sonra ilk kez Kıbrıs'a gidişimle ilgili bir iki anıma değinmek isterim. 1969-70 sıralarında Fethi Naci'nin "100
Osmanlı döneminde gerek Türkler ve gerekse de Kürtler dağınık halde aşiretler halinde şeyh, şıh, ağa ve seyitlere bağlı olarak yaşamaktaydı. Orta Çağ'dan günümüze kadar gelen bir derebeylik sistemi hakimdir. Cumhuriyetle beraber feodal bağlar azalmış, Türk ve Kürt toplumu millet olma yoluna girmiştir. İşte kitap özellikle 1924 sonrası Kemalist düşüncenin Kürt politikasını incelemektedir. Kitabın konusu; ağalara, şeyhlere, seyitlere karşı Cumhuriyetin verdiği mücadeledir.
(ŞEYH, ŞIH, AĞA VE SEYİTLER)
Aşiretler varsa, toplumsal barış yoktur veya tehdit altındadır.
Türkiye'de bugün ilericilik, hatta sosyalizm adına, Doğu isyanlarının başında bulunan ağaları, şeyhleri ve seyitleri bayrak edinen tavırlara rastlanıyor.
Osmanlı döneminde gerek Türkler ve gerekse de Kürtler dağınık halde
Vişne Bahçesi, Anton Çehov'un yazdığı son yapıtı olmakla birlikte, ilk kez 17 Ocak 1904 tarihinde Moskova'daki Moskova Sanat Tiyatrosu'nda, Constantin Stanislavski yönetmenliğinde sahnelenmiştir.
Çehov, serf olarak adlandırılan derebeylik kölelerinin özgürlüklerini kazanmalarının ardından çöküşe geçen aristokrasiyle, zenginleşen
Doğudaki beyler ise aralıksız devam eden bir derebeylik geleneğini sürdürmektedirler. Köklü feodal yapının ürünü olduklarından ekonomik güçlerini aşiret bağlarıyla, akrabalık ve şeyhlik kurumlarıyla sağlamlaştırmışlardır.
14. yüzyılın başlarında Avrupa Devletleri, henüz siyasi birliklerini tamamlayamamıştı. Özellikle Batı Avrupa’da derebeylik (feodalite) rejimi hüküm sürmekteydi. Yahudilere karşı katı bir düşmanlık anlayışı vardı. Müslümanlar dahi kafir olarak görülüyordu. Ortaçağ Avrupası’nda kendi insanlarına dahi en acımasız kurallar reva görülüyordu. Engizisyon
Realist dönem Rus Edebiyatı genel olarak benzer konular üzerinden ilerler. Bu konuların başını ise taşra feodalizmi yani derebey ve onun bünyesindeki halkın yaşadıkları çeker. Tolstoy bu şahane eserinde bir karakter üzerinden ahlak sorgusu yaparken arkaplanda Rus taşrasını, derebeylik kurallarını ve sömürülen insanı ustalıkla gösteriyor. Kısa olduğu için üzüldüğüm eserlerden biriydi, biraz daha genişletilseydi eminin isminin çok daha fazla duyulduğu bir eser olurdu.
Daha önce Tolstoy okumayan okurlar için Tolstoy'a başlama kitabı olarak öneririm. Onu bilen okurlar içinse kendi büyüklüğünün bir nebze altında olduğu bir eser.
Tolstoy, eleştiri konusunda Sabahattin Ali gibi sözü okura bırakan bir yazar. Bazen "İşte tam burada yazar, bir karakter üzerinden toplumsal eleştiri yapacak." diyorum ama o sessizce olayı anlatmaya devam ediyor. Polikuşka'daki tek eksik yön bu sessiz kalma diyebilirim. Genel olarak güzel bir teknik olsa da bu esere yakışmamış. İşte tam burada, bu eserin hemen üstüne Gogol'ün Ölü Canlar'ını tavsiye ederim. O sessiz kalınmışlığın aksine Gogol tatlı sivri dili ve mizahıyla feodal düzeni kılıçtan geçiriyor.
PolikuşkaLev Tolstoy · Can Yayınları · 20182,919 okunma
Ortaçağda bilinmeyen "feodalizm" terimi XVII ve XVIII. yüzyıldan itibaren,
ortaçağ kaynaklı bir kelime olan ve günümüzde, çiftçiler için genelde
ağır şartlar yaratan, belli yetki alanlarına ve ekonomik gelirlere sahip
mülk anlamına gelen feudum 'la ilgili derebeylik haklan için kullanılmaya
başlanır. Fransız devrimciler 1789'da "feodal rejim"i fesheden bir
kararname yayımladıklarında bu "feodal hakları" hedef alırlar ve "feodal
rejim" terimi kısa sürede Ancien Regime'e (eski düzen) ait toplumsal sisteminin
tamamı için kullanılır hale gelir.
Üzerinde yaşayanlarla birlikte toprakların derebeyine ait olduğu, elde edilen ürünün bir kısmının kendisine verildiği, buna karşılık onun da toprağı üzerinde yaşayan insanların güvenliğini sağladığı ortaçağdaki toprak düzeni.
_İnsanca yaşamanın tek yolu, insanlığa düşman olan şeylerle savaşmaktır.
_Kapitalist üretim biçiminin ekonomik yasalarının, sosyalist üretim biçiminin öncüsü olduğunu ve sınıf mücadelesinin kapitalist toplumsal üretimden köken aldığını ortaya koymak amacıyla siyasi ekonomi olarak kapitalizmin eleştirel bir analizidir.
_Ne kadar az yer, içer,