İnsanlığı adım adım bilerek mi ahmaklığa sürüklüyorlar?
Alaycı Kuş'un ilk sayfalarından itibaren içimde yinelenen ses yukarıda yazan sözcüklerden oluşuyordu. İnsanlık teknoloji olarak fersah fersah ilerlemiş, tüm işleri derecelerine göre robotlara devretmiş. Bu arada kendisi tembelleşmiş ve de bilerek ve isteyerek hissizleştirilmiş.
Son kuşak dokuzuncu yapım robotlar insanlığın işlerini yerine getirme işini bir adım öteye taşıyarak hislerle donatılmış. Bu donatım ters teperek biri hariç tüm dokuzuncu yapımların ya delirmesine ya da intihar etmesine neden olmuş. Geriye kalan son dokuzuncu yapıma insanlar yaşamaya devam ettiği sürece kendi canına kıymama emri verilmiş ama o dokuzuncu yapımın istediği tek bir şey var. En üst katına defalarca kez tırmandığı binanın çatı katından kendisini boşluğa bırakabilmek. Bunun için de gerekirse tüm insanlığı yok etmekte en ufak bir sakınca görmüyor.
İnsanlar tarafında ise bir okur var. Evet, okur. Kitap okuyabilen tek bir insan... Bu sayede karakter içinde bulunduğu özgürlük adlı parmaklıklarından ardında gerçek özgürlüğün tanımını öğreniyor. Film izliyor, şiir okuyor, müzik dinliyor, yemek yapıyor... hatta seviyor. Yasak olan şeyler içinde en affedilmeyen suçu işliyor, aşık oluyor.
Gerçek ötesi, distopik ve sarsıcı "Alaycı Kuş" her bilim kurgu sever için köşebaşı kitaplarından biri.
Okuduğunuz için teşekkürler.