karakterin, denizcinin, kaybolmuş olanın; kendini bulduğu topraklarda, hak'ta,dağda yabancılığını anlatıyor. oranın gerçekleri onun dünyasında yeri olmayan şeylerken, onun gerçekleri de orada hiç var olmamış. nitekim, tüm bunlara rağmen hayata tutunan kayıp, en sonunda hiçbir zaman da var olmayacağını kanıksıyor. geçici öğretmeni olduğu okulun çocuklarına yaptığı veda konuşmasından bunu anlayabiliriz:
"yavrularım ben gidiyorum, zamanım doldu, bir daha karşılaşır mıyız bilemem, burada kaldığım süre içimde sizlere birçok şey öğretmeye çalıştım, birçok şey öğrendiniz. dünyanın döndüğünü,uçakların nasıl uçtuğunu...
.....
sizden bir şey istiyorum, bütün öğrettiklerimi unutun. dünya dönüyor, evet. ama belki de burda, bu dağ başında dönmemesini bilmek daha doğrudur. size hayat bilgisi dersi verdim çocuklar. ama hayatın gerçek bilgisini, siz, kendiniz, burda iki sınır arasında, bu dağ başınızdaki köyünüzden uzak kentlere gidince öğreneceksiniz. unutmayın ki kitaplarda yazılanlar, okullarda öğretilenler her zaman doğru değildir. benim için doğru olan, sizin için gerekli değildir.."