Düşkünlük... Düşmek hoşuma gidiyor. Aradığını kaybettiğinde bulmak ihtirası değil, kaybı büyütmek hıncı bu. Düşmeli. Daha derine, en dibe. Yüzeyde "ahlakı" yeşerten ahlaksızlığın mağmasına varıncaya hatta... "As if the opressor was never a child as if heroin was was never a flower." (Sanki zalim hiç çocuk olmamış gibi, eroin hiç çiçek olmamış gibi.) Sanki... "Kendimizi ne kadar kandırabildiğimizi düşündükçe, yok olmuş kesin inançların ellerimin arasından incecik kumlar gibi aktığını hissediyorum." #fernandopessoa #huzursuzluğunkitabı
“Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk Hiçbir yere gitmiyor.” Öğrencilere imge örneği olarak okuduğum Edip Cansever dizelerinde çocukluğu hiç de olumsuz bir dönem olarak düşünmemiştim, yani şairin özlenen bir zaman olarak bahsettiğini zannediyordum, oysa öyle olmayabilirdi: “Çocuk olmanın hiçbir güzel yanı yoktur. Yaşlandığımız zaman, çocuk olduğumuz günleri hatırlamaktır güzel olan.” —Ce. Pavese Rilke daha sert: “ Çocukluğum için Tanrı’ya yakardım, işte geri geldi çocukluğum ve öyle hissediyorum ki, çocukluk, eskiden nasılsa yine öyle ağır ve hiçbir şeye yaramamış yaşlanmak.” “Çocukluğumu kaybettğim için değil, çocukluğum dahil her şey kaybolduğu için kederleniyorum.” —F. Pessoa “Unutmak istemediğine gelince: Çocukluğuydu bu. Çocukluğuna önem veriyordu. Ve kanısınca o çok uzak dönemin, şimdi ruhunda üstünlük sağlaması, pek olağan şeydi; bakışlarını içine çevirdikçe çocukluğunun orada, yaz vakti aydın bir kuzey gecesi gibi, sivrilmiş ve uykusuz yattığını görüyordu.” —Rainer Maria Rilke Demek ki insan, sonsuza kadar kaybetmek istemiyorsa, çocukluğu da adeta tamamlamalıdır. —Rainer Maria Rilke #çocukluk #rainermariarilke #cesarepavese #fernandopessoa #edipcansever
Reklam
Ölüme dair bir istekte bulunabilir mi insan, bilmiyorum ama #fernandopessoa ‘nın şu cümlesindeki gibi gelsin isterim: “İçimi, taşıyamayacağım kadar büyük bir uyku sardı.” Kayınvalidemin ağzından çok işittiğim gibi sanırım, en iyisi, baş yastıkta ölüm. “Hiçbir isteğim yok, hiçbir tercihim yok, kaçmam gereken hiçbir şey yok.” #huzursuzluğunkitabı
Tamam, ikna oldum, aşk bencilliktir! #marcelproust da aynı görüşteydi. #genbencildir diye kitap yazan #richarddawkins , bütün canlılar için, bu bencillik olgusunun biyolojik yönünü bilimsel olarak ispata çalışmıştı. #fernandopessoa elimdeki #huzursuzluğunkitabı ‘nda aynen şunları yazmış: “Biz aslında insanları sevmeyiz. Sevdiğimiz, bir insan hakkında oluşturduğumuz fikirdir. Kısacası kendi uydurduğumuz bir kavramı -ve sonuç olarak kendimizi sevmekteyizdir.” Pessoa’nın devamındaki sözleri, bana #andremalraux ‘un #insanlıkdurumu romanındaki Ferral kişisinin kadınlarla ilişkisini hatırlattı. Önce Pessoa: “Bu dediğim aşkın her kademesinde geçerlidir. Tensel aşkta yabancı bir bedenin aracılığıyla kendi hazzımızın peşinden koşarız. Tensel boyutu olmayan aşkta, yarattığımız bir düşüncenin aracılığıyla kendi zevkimizin peşinden koşarız.” İnsanlık Durumu’ndaki pasaj da şöyle: “Onun zevki kendisini ötekinin yerine koymasından kaynaklanıyordu, bu açıktı: baskı altındaki ötekinin, kendisinin baskısı altındaki ötekinin. Sonuçta hep kendisiyle yatıyor, ama bunu da ancak yalnız kalmazsa başarabiliyordu. (...) Ama hayatında bir tek kadına sahip olsa bile, aslında onun aracılığıyla hep susuzluğunu duyduğu tek şeye, kendisine sahip olmuştu. Şimdi onu bekleyen bu Çinli kadın aracılığıyla da aynı şeye sahip olacaktı. Kendisini görmek için başkasının gözleri, kendisini duyumsamak için başkalarının duyuları lazımdı ona.”
İnancımız olmadığından Umudumuz da kalmadı, Umudumuz kalmadığından artık gerçek bir hayatımız da yok. Sayf()379 -HuzursuzluğunKitabı #FernandoPessoa
Şu küçücük dünyada herkes incitilmiş, isimsiz, herkes yanlış yerde. #huzursuzluk #fernandopessoa
Reklam
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.